muhitine bağlı olarak mantıklı. bağdat caddesi, sahil, nişantaşı, etiler (yokuşlara girmeden) gibi yerlerde, e-5'e, TEM'e çıkmadan mantıklı bence.

ekşiteker ahalisinde istanbulda scooter ıyla fink atan çok kişi var. hatta küçük bir vespasıyla her gün köprüden geçeni de var

yani oluyo

aslında çok mantıklı. bi kere pratik bin ve git. yakıt tüketimi çok düşük. tek sorun kışın yağmurlu ve karlı havalarda kullanamayacak olmanız.

asıl önemli konu trafik tecrübeniz. bunuda gerekli eğitimleri alarak çözebilirsiniz. (bkz: honda motosiklet eğitim merkezi)

3-4 ne demek, ben sürekli olarak bahçeşehirden etiler'e, taksim'e falan gidiyorum. geçen gün ekşi tekercilerle garipçeye gittik mesela.

hem keyif hem de ulaşım için çok güzel ve pratik aletler scooter'lar. hele de benzine bu kadar zam gelmişken kesinlikle öneririm. toplu taşımadan ucuza gelir o şekilde bi kullanımla. :))

en mantiklisi.

istediginiz sekilde bir scooterin yakit tuketimi cok az olacak, gittiginiz hic bir yerde otopark aramakla ugrasmayacaksiniz, sikisik trafikte gecireceginiz vakit cok ciddi oranda azalacak.

hepsinden onemlisi asiri zevkli motosiklet kullanmak; can sikintisina, bunalima, bas agrisina cok iyi geliyor yaptigim arastirmalara gore.

valla direk marka vermek gerekirse; Piaggio X8 - 250, Vespa 250, SYM Gts 250 gibi marka ve modeller senin işini fazlasıyla görür. Biraz büyük, güçlü ve hızlı olmasında fayda var zira kimi zaman aralardan kaçman gereken durumlar olabiliyor. Her yere de rahat rahat gidersin. Fiyatları da gayet makul.

bir adet cin mali yuki marka 150cc sukuterim var. her yerde fink atiyorum karsiya geciyorum kiz arkadasimi alip Atasehir'den Sariyer'e kadar gitmisligim var. 80 km/s'i gecmiyor ama kesinlikle yetiyor. E-5'te bile. Turk Telekom Arena'daki Madonna konserine bile onunla gittim. Koprude trafikte 3 dk da geciyorum. Mutluyum.

bastan gaza gelme.

3 sene 5k kros koştum, sonra 10k koştum ama yine de bambaşka olaylar. kesinlikle burfak'ın dediği gibi baştan gaza gelme. kros sa başta gaza gelip deparla başlıycak tipler çıkacaktır, onları kaale alma, kendine tatlı bir tempo bul ve o tempoyu hiç bozma, sonlarda gaza gelip açılmanda sakınca yok ama ne kadar son dersen o kişiden kişiye değişir. gerçi stadda koşacaksan ona bişi diyemem o da bambaşka bir teknik istiyor.

elbette :) bu koşuda öncelikle tümünü koşarak bitirmek istiyorum. dediğiniz gibi gayet yavaş başlayacağım. 7.5 km/hr gibi bi hız örneğin. nabız saatim de olacağı için kendimi daha rahat ayarlayabilirim diye düşünüyorum. ortalara kadar laktik asit birikmesini iyi tolere edebilirsem sonlarda rahat ederim diye düşünüyorum. ne dersiniz?

koşu ankara'da eymir gölü çevresinde. nefis bir parkur :)

cevap yazmaya çok geç kaldım biliyorum ama yine kendini en iyi sen bileceğin için haklısın diyebilirim : )

yetişkinlik ve diğer yazdıkların konusunda ideal cevap olmayabilir belki ama ben sana naruto, naruto shippuuden ve samurai champloo'yu öneririm.

rose of versailles

Valla yazmışsın ama ben yazıyorum tekrardan. Monster şahanedir. Sonra dönme, şimdi devam ettir. 7-8 bölüm sonra yardırıp gidiyor zaten.

Yazdığınız serilere 2 kere baktım ama code geass göremedim. Gözünüzden kaçmaz diye düşünmüştüm halbuki. Başrolündeki eleman ciddi manada yagami light ve l kadar zeki. Satranç karşılaşması gibi gelişiyor her şey.

blood plus

Aşağıdaki anime inceleme blogunu paylaşıyor ve duyurudaki insanların "Bana anime önerin" arayışına son veriyorum. İçerik olarak çok zengin ve ayrıntılı bir site.
Düzenli takip ediyorum ben :)

anime-inceleme.blogspot.com

cowboy bebop seyredip beyendiysen
aynı ekipten çıkma
samurai champloo (harikadır)
black lagoon (ağır tempo başlar sonra çok güzel olur)

gerçi üstüne basa basa liseli kıza no!! demişin ama
yine de ısrarla
full metal panic fumofu, kesinlikle güleceksin : )

trigun (çok eğlenceli çok hüzünlü çok çok keyifli)

zaten yazmışlar ama tekrardan zarar gelmez
wolf's rain

sevmeyeni de var ama bence gayet başarılı olan
hellsing

bunlar bir süre idare edecektir seni : )

samurai champloo +1

birde gantz ı öneririm şiddetle.

fullmetal alchemist deneyebilirsin.. bi tane lust diye karakter var onun olayı da tam meme değil.. onun dışında gayet güzeldir..

Film olarak: Paprika

plants vs zombies
seni bile bağımlı yapabilir : )

ille özel mi olacak? ssk ile okmeydanı ağız ve diş hastanesi var. gayet ucuza yapıyorlar, implant için galiba diş başına 17 lira mı ne ödeniyor.

türkan saylan'ı çok duydum, bir araştırın bence.

sağolasın başkan.
ama özel olsa iyi olur çünkü babam şehir dışından gelip gidecek, sıra almakla falan uğraşmasın, bi sorun çıkarsa dönüp geldiğinde yine aynı doktora rahat görünebilsin falan derdindeyim.

şehir dışından gelecek derken bursa dan gelecekse uygun doktor tanıyorum yardımcı olabilirim ama bursa değilse elimden bir şey gelmez

mecidiyeköy'de yakın bir arkadaşımın diş kliniği var. benim çevremden gidenlere de biraz daha uygun fiyat veriyorlar.

şu an web sitelerini yeniliyorlar.
ama telefonlardan ulaşıp doktor mesut ile görüşebilirsiniz.
www.dentagra.com

Selamlar,

Öncelikle şu muhteşem videoyu izlemeni tavsiye ederim:

www.youtube.com

Çok eskiden kalmadıysa ve düzgün bir yerden satın alındıysa içilebilir olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde bozulmuş olabilir. Kötü durumdaki purolar genellikle koku ve görünüşlerinden kendilerini belli eder zaten.

elindeki puro ne durumdadır bilemem ama bundan sonra eline yeni puro geçerse ve onu saklamaya uygun kutu/çanta yoksa, puroyu tüpüyle hatta varsa kutusuyla beraber poşete koy içine yarım limon da koy (kutuya değil poşetin içine) poşetin ağzını sıkıca bağlayıp buzdolabına koy. uzunca bir süre puronu bu şekilde saklayabilirsin

puroya zarar vermeden icmeyi basardim evet. buzdolabina koymak iyi degil diyolla. saklama kutusu gibi bir seyde saf su emdirilmis süngerle koyma gibi bir yöntem okudum en son.

direk kutusuyla buzdolabında saklamak tabi iyi değil, o yüzden poşet ve limon kullanıyoruz ; ) ve tabi kutusu ya da tüpünü de : )

php bilmem ama hızlı bi google'ladığımda şöyle yapabilirsin gibi geldi:
<script>
function git(){
document.myForm.submit();
}
</script>
<form id="myForm" action="bilmemnere" method="POST">
<li id = "hede" onClick="git();">öyle</li>
</form>

bilmemnere'ye gittiğin zaman da GET'le değil POST'la alman lazım tabi.

@altikereyedi

eğer her linkim aynı yere gidiyo olsaydı haklıydın ama benim her linkim başka adrese gidiyor

o zaman benim sayısını bilmediğim kadar form açıp kapamam gerekecek bu da çok fazla satır yazmam demek. bu kadar form açıp kapatmak istemediğimden daha basit bir yolu var mı onu öğrenmek istiyorum

yine de teşekkür ederim : )

@altikereyedi

zaten çalışmadı : )

arkadaşımın verdiği cevap:
"onclick event e $('#formAdı').submit() ekleyebilir veya veya :) yine onclick event e
$.post(url, {parametreler}); ile gönderme yapabilir"
özetle, (bkz: jquery)

@talemon
sana ve arkadaşına teşekkür ederim ama çalışmadı
muhtemelen ben bir yerlerde hata yapıyorumdur. gerçi kafam da yorulmaya başladı epey yabancı olduğum bi konu, neyse
get methoduyla gayet normal çalışıyor bu şekilde devam edecem ama yine de adres çubuğunda görünmeseydi iyiydi : )

jquery kullanırsan javascript'te hep rahat edersin
<script src="ajax.googleapis.com"></script>
<form id="myForm" action="bilmemnere" method="POST">
<input id="idval" type="hidden" name="id" value="1" />
<ul>
<li onclick="$("form#myForm").attr("action","bilmemnere1");$("form#myForm input#idval").attr("value","1");$("form#myForm").submit();>öyle</li>
<li onclick="$("form#myForm").attr("action","bilmemnere2");$("form#myForm input#idval").attr("value","2");$("form#myForm").submit();>öyle</li>
<li onclick="$("form#myForm").attr("action","bilmemnere3");$("form#myForm input#idval").attr("value","3");$("form#myForm").submit();>öyle</li>li>
<li></li>
</ul>
</form>

şu şekilde yapabilirsin ama aslında daha kolay fonksiyonlar yapabilirsin jquery ile mesela class'ına hede verdiğin li'lere sayfa ve deger diye iki yeni attribute atayıp tıklandığında içinde bulundukları form'ların derğerlerini değiştirip post'lamasını sağlayacak tek bir fonksiyon yazıp aşağıdaki şekilde kullanabilirsin biraz araştır jquery'i

<form id="myForm" action="bilmemnere" method="POST">
<input id="idval" type="hidden" name="id" value="1" />
<ul>
<li class="hede" gonder="bilmemne1" deger="1">öyle</li>
<li class="hede" gonder="bilmemne2" deger="2">böyle</li>
</ul>
</form>

@yuto öncelikle yardımın için teşekkür ederim
evet haklısın sanırım jquery öğrenmem gerekecek
fakat bu örnek aslında benim tam yapmak istediğim şeye karşılık değil
solda aşağı doğru inen bir menüm var ve bu bir include ile çağrılan php dosyası

bu soldaki
li lerle hazırladığım listede birine tıklandığında hepsi ayrı sayfalar çağırıyor
sanırım senin verdiğin örnek hep aynı sayfayı çağırıyor ama farklı değerler yollayabiliyor böylece
neyse benim amacım hangi li ye tıklandığını anlayıp onu css ile hazırlanmış active class ı çağırmak (böylece yeni sayfa geldiğinde bu listeden seçili olan li görüntü olarak seçilmiş gibi gözüküyor)

haliyle benim bir şekilde hangisinin tıklandığını anlamam lazım. bunu da
<li id="mgri"><a class="<? if (isset($_GET['bak']) && $_GET['bak']=='profile'){ echo ("active"); } ?>" href="profile?bak=profile">PROFILE</a></li>

yazıp çözüyorum.
tabi böyle yaptığım zaman adres çubuğunda profile?bak=profile gibi bir durum çıkıyor. aslında bu iş tamamen işimi görüyor ama sadece ?bak=profile görünmese daha hoş bir durum olur diye bunu istedim. o zaman aklıma post metodu geldi
biraz kurcukladım ama iş jquery e gidiyor ve benim zerre bilgim olmadığı için anca netteki ve burdaki örnekleri deneyerek durumu çözmeye çalışıyorum, e bilgi olmadığı için de bir yerlerde hata yapıyorsam da çözümü göremiyorum

eldeki mevcut bilgi bu durumu kurtarmadığı için sanırım bir süre böyle kullanıp işi çözünce düzeltme yoluna giderim : )

@kumdan kale
onclick="$("form#myForm").attr("action","bilmemnere1");$("form#myForm input#idval").attr("value","1");$("form#myForm").submit();>öyle</li>

attr("action","bilmemnere1"); satırı gönderilecek sayfayı belirliyor;
input#idval").attr("value","1"); ise gönderilecek değeri. yani ikisini de kullanabilirsin.

ayrıca

<li id="mgri"><a class="<? if (isset($_POST['bak']) && $_POST['bak']=='profile'){ echo ("active"); } ?>">PROFILE</a></li>

şeklinde olayı get yerine post'a uygulayabilirsin.
bir de demin yazdığım kodda form'a method="post" eklemeyi unutmuşum onu da eklemen lazım

@yuto ilgin için tekrar teşekkür ederim şimdi ortaya şöyle bir şey çıktı

<form id="myForm" method="POST">
<ul>


<li id="mgri" onclick="$('form#myForm').attr('action','profile');$('form#myForm input#idval').attr('id','profile');$('form#myForm').submit();" ><a class="<? if (isset($_POST['id']) && $_POST['id']=='profile'){ echo ('active'); } ?> ">PROFILE</a></li>

</ul>
</form>

attr('action','profile') profile yazan yer tıklanınca gitmesini istediğim sayfa
$('form#myForm input#idval').attr('id','profile'); değişkenin adı id, içerği profile olacak, en azından öyle olmasını umarak yazdım input#idval kısmına dokunmadım : )

ne oldu diye sorarsan
herhangi bir hata gelmedi ama çalışmadı bende gittim en tepeye
<?
if (isset($_POST['id']))
{

echo ('<script>alert("'. $_POST['id'] .'");</script>');
}
?>

yazdım ki eğer değer falan varsa bişi olsun
ama sanırım id diye bir değişken vermiyor bana

ilgin için tekrar teşekkür ederim

pastebin.com

idval'in gizli input olarak orda durması gerekiyor bir de "id" şeysi de idval'in name attribute'unda.

yani gönderilecek verinin başlığı
$("form#myForm input#idval").attr("name");

değeri ise
$("form#myForm input#idval").attr("value");

@yuto

valla ne diyceğimi bilmiyorum çok teşekkür ederim, çatır çatır çalışıyor : )

ayrıca bu jquery konularına sıfırdan başlamak için verebileceğiniz kaynak varsa çok sevinirim

valla ben jquery'i netten yapmak istediğim şeyleri yazarak öğrenmiştim. hala da her şeyi ezbere bilmiyorum. atıyorum input'un değerini değiştircem gogula "jquery change input value" yazıyorum çıkıyor bir sürü şey. jquery.com'daki kaynaklar genelde iyi bu arada.

jquery kullanmadan da yapabilirsin. Üstteki cevapları okuyamadım tekrar yazdıysam kusura bakmayın.
<script type="text/javascript">
function submitci(str)
{
document.sayfaci.action='www.urlm.com'+str+'' ;
document.sayfaci.submit();
return true;
}
</script>

<form name="sayfaci" id="sayfaci" method="post">
<input type="hidden" name="blabla" value="1" />
<a href="#" onClick="submitci('');return false">Link</a>
</form>

@creepy
ilgin için teşekkürler ama doğru anladıysam bu örnekte tek adrese gitme durumu söz konusu

gerçi durumu çözdük ama yine de teşekkürler : )

sleeping dogs var. black box versiyonu 3.5 gb sanırım.

prototype 2 indir senaryo bitince bile oyunu bırakamıyosun. boyutu yüksek ama rip olarak indirebilirsin

eğlenceli anlayışı kişiden kişiye değişse de. saints row 3 bana göre epey güzel bir espri anlayışına sahip boyu posu da 4 çikobyte yok diye hatırlıyorum.(oynanış olarak gta gibin)

advanture seviyorsan ve hala oynamadıysan ısrarla monkey island 3. eğlenceli değil, epey komik : ) (bir yerlerden de serinin eski hikayesini okursan hikaye daha da güzel gelebilir gözüne)

platform seversen, earth worm jim (3d olanı değil ama) o da epey ufak boyutlu bir oyun hatta ve hatta heart of darkness (bu da platform)

fps seviyorsan bulletstorm (boyu az büyük olabilir emin değilim)

frp seviyorsan bard's tale. komiktir frp yi sevdirir

hepsi biraz eski sayılcak oyunlar ama (saints row ve bulletstorm hariç) fakat seni bilgisayara çok fena kitlerler

from dust

2,5 gb galiba. oyunda tanrı oluyorsun, kullarına yardım ediyorsun falan. bayağı eğlenceli ve zaman öldürücü. ubisoft yapımı.

ne indirirsen indir, blackbox rip olmasına dikkat et. eğer boyut önemliyse bu abilerden iyisi yok.

Broken sword serileri eğlenceli gelmişti bana. Sam and Max var bir de.Bunlar adventure.
Worms world party falan serileri de süper 3 boyutluları hariç.
Team fortress var online bir oyun.Counter strike dan daha eğlenceli bence.
ve sims serileri var tabiki.

Orcs must die 1 ve 2.

Hem boyut şukela, hem eğlence.

prototype 1
prototype 2

yalnız boyutlar kötü blackbox versiyonunu falan bul, full rip falan.

süper baba
mad men
battlestar galactica
fringe
how i met your mother
tek türkiye
sır kapısı

7 diziden 2 si yanlış . guess which ?

fringe tabiki

behzat ç

(bkz: doctor who), (bkz: friends), (bkz: modern family), (bkz: the simpsons)

oz

breaking bad
breaking bad
breaking bad

sherlock

house m.d. sözlükteki başlık (bkz: house)
(bkz: oz)
(bkz: the shield)
(bkz: the wire)
(bkz: sons of anarchy)
(bkz: six feet under)
(bkz: cowboy bebop) (biliyorum anime ama seyretmemek büyük kayıp)

(bkz: community)

Blackbooks her halükarda

heroes
lost
las vegas
game of thrones
spartacus

Friends, house.

burada verilen çoğu dizi çerezlik. mesela ben HIMYM'i çok sevmeme rağmen izlememenin büyük eksiklik olduğunu düşünmüyorum. bence istediğiniz kategoriye giren diziler:

Mad Men
Carnivale
Sherlock
Game of Thrones
Six Feet Under

Ekran karti?

Kasayi acik tutup karsisina bir vantilator koyun iceriye dogru ufleyen :)

ekran kartını da yazmayı unutmuşum. acaba dedik o mu sorun çıkarıyor. yerine yine benim ekran kartını koyduk. başta iyi gidiyordu ama oyun açınca yine kapandı alet.

belki sorun ısı değil de ekran kartını koyduğumuz yuvadandır dedik. yazın sıcak mıcak belki bişi sorun ediyodur diye. ama sonra ihtimal vermedik ona.

sonra da ekran kartının ısınma değerlerini bulup getiren bir program bulduk kurduk. ı ıh o da hep makul ısılar gösterdi.

kasayı açık tutup karşısına vantilatör koyabileceğimiz bir yerimiz olaydı kesinlikle yapacaktık ama. odanın ve bilgisayarın konumu gereği bu pek mümkün gibi değil. ama hiç çözüm bulamazsak bunu da deniycez tabi : )

Anakart mı bozuk acaba?

@bilan bende onu soruyorum, bunu nasıl anlarım. ayrıca ana kart bozuksa niye sadece yazın böyle yapıyor.

testament - dark roots of earth - mis gibin trash gerçi albümün yarısı beni baydı yarısına aşık oldum öyle bişi.

korpiklaani - kunnia - önceki albümleri sevdiysen bunu da seversin eğlenceli yani

running wild - shadowmaker - eski running wild gibi de değil gibi de, ben beyendim ama herkesin beyenip beyenmiyceği belirsiz.

geri kalanı içinde ilgimi çeken olmadığı için dinlemedim : )

ensiferum - unsung heroes henüz çıkmadı, sanırım eylül'de çıkacak.

metalde de bir alt tarz belirle. sözlerin türkçe'lerini de oku ayrıca. ben fantastik/epik/folk türleri severim genelde. o yüzden ensiferum ve korpiklaani beni en çok heyecanlandıran gruplar yeni albüm çıkaracak olanlardan.

Stoned Jesus - Seven Thunders Roar. Doom/Stoner severlere önerilir.

grave of the fireflies

İzledim ghibli yapımı zaten.

sword of the stranger
jubei ninopucho

o listedekileri sevip de
samurai champloo
black lagoon

sevmeyen yoktur

seri değil de film istersen
wandurful days e kesinlikle bak

gerçi buraya yüzlerce film ve dizi yazmak mümkün de ne sevip sevmediğini de tam bilemediğim için şimdilik bunlara bi göz at : )

Film yazarsan sevinirim. Bunlara bakayım ama film her türlü izlerim :)

(git: www.imdb.com)
izlemediysen kaçırma bu efsaneyi.

akira

sega nın house of the dead serisi. tek başına zaten çekilmez o oyun ama iki arkadaş çok eğlenceli oluyo. bir kaç saat oynadıktan sonra da yüzüne bakmazsınız zaten : ) ama o bir kaç saat gayet güzel eğlenirsiniz

araba yarışı işte. süper olur.

metal slug serisi ve emülatör ile çalıştırılabilen yüzlerce oyun.

bad sector üzerine türlü yazılımlar var fakat genel kanı hiç birinin bunu düzeltmediği sadece bad sector lü alanın yamandığı onun kullanılmadığı üzerine.

hatta kimileri sadece chkdsk d: /f gibi şeylerle bile zaman zaman bad sector den kurtulabildiğini söylüyor bence deneyebilirsin.

ayrıca şöyle bir şey buldum. işini görür mü bilmiyorum ama bir üstüne git. llf atmak son çare olmalı

www.softpedia.com

gerçi kullanmadım ama llf göze aldıysan önce bu tars yazılımlarla şansını dene.

geçmiş ola

teşekkür ederim fakat şuan bilgisayarım ubuntudan çalışıyor. akşama farklı bi w7 sürümü ile kurulum yapmayı deneyeceğim lakin çok kez denediğim halde windows.u yüklemem mümkün olmamıştı dosya biçimleriyle oynadığım için. aslında hard diski tek parçaya çevirmek, güzelce temizlemek ve w7 kurmak niyetinde olduğumu belirteyim belki llf.dan başka bi yöntemi vardır.

o zaman kendi bilgisayarında hiç kasma. sök hdd yi, götür arkadaşının bilgisayarına bağla, orda deneyin işi. her şey çok daha kolay olur : )

güneşin oğlu esteban - ya piyasaya çıktı ya da çıkmak üzere olması lazım.

miniscule
clementine
the jetsons

il etait une fois la vie

bunu sitesine koyanlar sevaba bile girmiş olur

simpson
south park
family guy
*
ve gerçek japon animeleri;
one piece
naruto
bleach
dragon ball
fairy tail
full metal alchemist
...
..
. diye gider.

one piece'in tüm bölümleri ama türkçe dublaj olanından :D

a dog of flanders (sevgili köpeğim patrasche)
clementine

samurai champloo

diğer bilindikleri saymıyorum. üstteki 2 çizgifilm i barındıran bi site açarsan haber ver

death note
Rurouni Kenshin
Elfen Lied
Berserk *
basket
Great Teacher Onizuka
Samurai Champloo


aklıma geldikçe yazarım yine (yukarda yazdıklarımın hepsi güzeldir ancak bersek efsanedir)

Tsubasa.

rose of versailles

Cowboy Bebop, her zaman akla bir bölümü gelir açılır tekrar tekrar izlenir.

eskileri zaten seyrettik, arşivledik vs., piyasa da yeni çıkmakta olanları bulup seyretmek daha ilgi çekici geliyor bana

Scooby Doo

life with louie
müthiş ikizler
ten ten
scooby doo nun olimpiyatlı olanı
ayı yogi

dragon ball

içtiğin sigaranın miktarına bağlı biraz. sigara masraflarını kendin hesapla. bunun dışında haftalık 50 tl ile çok rahat geçinirsin bence. çarşı izinlerinde çok harcamamaya dikkat et. en çok oralarda harcarsın.

günde 1 paket sigara içtiğini varsayarak:
degisken. mesela yemek seciyorsan gazinodan kantinden tost v.s. yemek durumundasin. bu durumda +5 TL/gün
2 haftada bir çarşıya çıksan onun için de ortalama günlük 3 TL /gün

askeriyenin sana diş macunundan, terliğine kadar her şeyi verdiğini düşünürsen duruma göre hiç para harcamaman da olası. yine sana verilenlere içinin ne kadar sindiğine bağlı olarak epey para harcamanda mümkün. askerlik yaptığın yerde eşyaların yer değiştirme huyu varsa yine terliğe, traş takımına epey para da bayılabilirsin.

askerliğini nasıl ve nerde yapacağına da bağlı. asteğmen olursan, kira giderin bile olacaktır. bir dağ karakolunda er olursan, sen istesen de istemesende para harcamaya durumun olmıycaktır.

şehir merkezinde askerlik yapıyorsan, çarşı izinlerinde ne yapmak istediğine bağlı olarak (sinema, yemek, alkol vs.) harcamaların değişecektir.

şöyle diyim. ben acemiliği amasya da yaptım. orda en çok para çarşıya çıktığımızda içdiğimiz çaya gidiyordu. askeriyenin içinde bir de kahve ye para verirdim ama dışardan daha ucuzdur tabi.

usta birliği istanbul ama ayda 1 - 2 kez terliğim çalınır, traş takımım kaybolurdu. hatta kirli çamaşır torbam bile bir kaç kez çalınmıştı (temiz çamaşır torbama nedense kimse dokunmuyordu)

sonuç olarak şu kadar harcarsın demek zor. nerde ne şekilde yapacağına bağlı olarak harcaman değişir.

arkadaşım önceki enrtyleri okumadan yazıyorum üşengeçliğimi mazur gör.şimdi şu önemli, normal ermisin? kısa dönem mi?

çünkü;

ona gör bir arkadaş çevren olucak(usta birliğinden bahsediyorum), mesela kısa dönemsen kendi tertiplerinle takılacaksın maksimum 20 kişi olucak, eğer normal ersen 80 100 kişiyle birden takılacaksın, ona görede kafa dengi arkadaşların sayısı artacak.demek istediğim şu askerlik başka bişey, dışardaki arkadaşlarına bile o kadar yük olmaz, yada yardım etmezsin, mesela ben 1 paket sigarayla günü kurtaran insanken askeriyede bu 2 ye 3 e çıktı. e arkadaşın abi, adamın parası yok, vermiyecekmisin, 7 24 birliktesin, yada yiyosun içiyosun o muhabbet var.tabi normal bir şehirden bahsediyorum, askerlik bu tuvalet kağıdının bile helikopterle atıldığı yerler var.gerçi o bölgelerde iyi para alıyosun.ama çarşı marşı 1 senede 2 yada 3 kere oda izine giderken.

sene 2006 yaklaşık 400-600 arası bir masrafım oldu.sigaraları yenibosnadan kaçak alıyordum paketi 1 liraydı.yemekler çok rezildi hem yemekhanede yenecek gibi olanları yiyip, hemde kantinden destekliyordum.çarşıdada masrafım olmadı üstelik ataköyde dedemler vardı, tabi para harcamakta en büyük etken kontür parasıydı.(cep + telekom)

2 kere taş köpüğü, 2 kere bot boyası aldım o kadar, 1 mach 3 3 4 bıçakla bitirdim askerliği, her gün traş olacağın için yüzün alışyor, körde olsa kesiyor yani.

edit: bende amasyada yaptım acemi birliğini 78 gün, ilk ay 1 kuruş param yoktu, hem arkadaşlardan takıldım, ondan sonra para sorunum çözüldü.bende arkadaşlarımı destekledim.

acemi birliğine gittiğimde 91 kilo geldiğimde ise 75 kiloydum.çok fena tonsilit oldum, zatüreye kadar gitti, 10 kere doktora gittim beni siktirle kovdular, en sonunda kafa üstü çakılınca yere, ambulansla hastaneye götürdüler 7 gün yattım iyileşemedim, dışarıdan amoklavin sokmaya çalıştım başaradım, sonra kavgalı olduğum annemi aradım, 2 kutu 1000 lik amoklavin soktuk kışlaya içtim iyileştim,neredeyse ölecektim.amk piçleri geberiyoruz bişeyin yok diyolar gönderiyolar.tamam tam manasıyla öyle olmayabilir sabah revir de iğne vuruluyorum akşam revir kapalı, kolumu kaldıracak halim yok, nefes alamıyorum adamlar diyor bana 3 km uzaktaki hastaneye yürü yaptır(kışla içinde).karanlık yol bilmezsin iz bilmezsin.askerliği bilmiyosun her gördüğünden korkuyosun vs vs vs.

sivil eşya dışından hiç bir şey götürmene gerek yok, havlusuda satılıyor, iç çamaşırıda, kantinide var, bilardo masalarıda var, aklına gelen herşey var ve askeriye fiyatına.zaten ilk hafta tatil modundasın ne yaptığın ettiğin önemli değil, o zamandada 40 kere kantine götürürler sizi ne istersen alırsın temin edersin.ama ben işimi sağlam alayım dersen 2 kullan at permatik, 2 çorap, 1 yüz havlusu 1 terlik yeterli.

heidi gibi bir kalbim yok, fakat sen yerken içerken, yanındaki arkadaşın gözünün içine baktımı olmuyor arkadaş. tamam benim maaliyetim artmış olabilir fakat kazandığın dostluklar hayırlar, tüm askerlik hayatını etkiliyor, en ufak bir problemde hepsi yardımına koşuyor, tabi seni saf yerine koyanlardan uzak dur.insanları tanıyorsun zaten.

bir gece psikopat ve 3 4 senedir askerlik yapan bir eleman çarşıya çıkmış, bali tiner hap cigara ne varsa çekmiş gelmiş, kapı ağzında ilk ranzada aşağıda yatıyorum, elemanın ruh hali neyse, bana bir saldırdı hacı, adam zaten dev gibi ne olduğumu anlayamadım, bak normalde herkez tırsar elemandan, amk hepsi atladı üstüne kurtardılar beni. bu eleman sonra 2 gün firar etti 2 kişiyi öldürdü geri geldi.vay amk ne günler görmüşüz be.

premature

noun : readiness
verb : bring forward, hurry up, speed up

kaynak
www.wordhippo.com

thesaurus.com

true blood olabilir

konu olarak çok alakalı olmasa da supernatural e bir bakabilirsin. seversen günde 1 sezon bitirirsin.

true blood 2 sezondan sonra nedense saramamıştı beni. supernatural da 4. sezon civarı koptuydu onları yedekte tutuyorum. Şöyle bilim kurgulu vurdulu kırdılı, farscape, serenity, firefly, stargate, star trek falan hariç neler var?

bilim kurguyu kitap olarak sevince dizi olarak sevemediğimden pek sağlıklı bir tavsiye olmasa da

masters of science fiction diye mini seri bir dizi var. her bölümde ünlü bilim kurgu yazarlarının birinin hikayesi aktarılıyor. ama aksiyon ve vurdu kırdı konusunda biraz zayıf kalabilir. (bir de aynı şirketin masters of horror diye yapımı var o da gayet iyidir)

ama şiddet dozu yüksek dizi olarak oz ve the wire iyidir. hatta sons of anarchy ilk sezonda biraz hafif kalsa da giderek hızlanan bir temposu vardır ama senin aradıklarından epey uzak bir konuya sahip bunlar.

anime olsa da olur dersen, cowboy bebop a bak. hem bilimkurgu hem de aksiyonu gayet dozunda. ama herkes anime sevmediği için bir şey diyemiyorum (ama anime seviyorum dersen o konuda seyretçek malzeme çok : ) )

(bkz: continuum)

fazla kalite beklemezsen yeter de artar. bilim-kurgu ve ayrıca politik bir yönü de var. baş rolündeki hatun da erik gibi.

battlestar galactica. bu tür soruara her zaman verdiğim bircevaptır.

ilgili alanı blob yaptım ama oraya resim ve metin olan kısmı kayıt etmeye kalktığımda şöyle bir hata alıyorum

You have an error in your SQL syntax; check the manual that corresponds to your MySQL server version for the right syntax to use near 'data:image/jpeg;base64,/9j/4AAQSkZJRgABAQEAZABkAAD/4jZoSUNDX1BST0ZJTEUAAQGBsYHkg' at line 1

muhtemelen blob olmıycak başka bir şey bulmam lazım

@trakyalı :
sanırım yanlış anlattım. html text editörü derken. html sayfa içinde çalışan editörü kast etmiştim : )

@trakyali gulyabani sen olayı çok yanlış anlamışsın, arkadaş wysiwyg editor'lerden bahsediyor.

elRTE, CLEditor, CKEeditor var. ama senin dediğin şekilde "word'den kopyaladığım resmi de görsün" çok zor, çünkü yaptıkları iş arkada bir html sayfa oluşturma, o yüzden her resmin bir gerçek url'si olmak zorunda.

diğer soruna gelecek olursak mysql blob ile olur, olması lazım. tam olarak insert kodunu paylaşabilir misin, orada bir hata yapmış olabilirsin?

@ocanal
diğer editörleri deniyim. en azından word e yakın rahatlıkta bir şey olsa da olur.

diğer konu ile ilgili insert kodu
$sql = 'INSERT INTO nihayi (markaref, markaaltref, baslik, ebaslik, icerik, eicerik, resim) VALUES ("' . $referans1 . '" , "' . $referans2 . '" , "' . $baslik . '" , "' . $ebaslik . '" , "' . $icerik . '" , "' . $eicerik . '" , "' . $image_name . '")';

resim dediğim yerdeki olay başka bir resmin adını tutuyor. $icerik olanın alan tipi blob burdaki bilgi tinymce den geliyor. içinde word deki gibi tablo da var düz yazı ve resim de var.
eğer bu alanın içinde sadece düz yazı varsa sorun yok ama tablo (editörün kendi içinden tablo oluştursam da word den kopyala yapıştır yapsam da) ya da sadece resim olsa da ikinci postumdaki hata mesajı geliyor. gelen mesajın içeriği data:image/jpeg;base64, kısmına kadar aynı sonraki yazılar değişiyor (muhtemelen resmin ya da tablonun içeriğini binary e çevirirken oluşan bir durum bilemedim).

query burdaki gibi, gelen hata da bu.

sanırım başka editör de kullansam pek bir şey değişmiycek aynı sorun devam edecek

soruyu şöyle değiştirim daha kolay olur en azından

wysiwyg tipi editör içerisinde yer alan hem resim hem düz yazıyı mysql içine php ile nasıl kaydederiz.

evet özet soru böyle oldu teşekkürler şimdiden

editor'den gelen içeriğin içindeki resimleri nasıl parse edip kaydediyorsun onu tam anlayamadım açıkçası,

editor'den gelen içerikte resimler tag olarak bulunacaktır

<img src='resimurl'>

gibi,

sen bunu base64 ile encode edip veritabanına kaydetsen de olmaz gibime geliyor, çünkü doğrudan resim içeriğini çevirmemiş oluyorsun.

belki bir şeyi yanlış anlamış veya atlamış olabilirim.

sql hatası kanımca mysql_real_escape_string kullanmamanızdan kaynaklanıyor. tırnak işaretleri arasında string insert ederken eğer string içinde tırnak işareti varsa sql kırılır.

$sql = 'INSERT INTO nihayi (markaref, markaaltref, baslik, ebaslik, icerik, eicerik, resim) VALUES ("' . $referans1 . '" , "' . $referans2 . '" , "' . $baslik . '" , "' . $ebaslik . '" , "' . mysql_real_escape_string($icerik) . '" , "' . $eicerik . '" , "' . $image_name . '")';


tabii aynı şekilde diğer string'leri de o fonksiyondan geçirmeniz olası bir hatayı engelleyecektir.

@ocanal

php nin acemisiyim daha
o yüzden bir şeyleri de kaçırmış olabilirim emin değilim

fakat herhangi bir parse işlemi yapmadım. zira ilgili alandaki veriyi bütün olarak alıp içeri yazabileceğimi düşündüydüm. parse ile ilgilenim belki ordan bir çözüm üretebilirim. teşekkürler bu fikir için

mysql_real_escape_string kullanmadım çünkü düz yazılarda hiç bir sorun yaşamıyordum. şimdi bu fonksiyonu da dahil ederim. burda olmasa bile başka bir yerde sorun çıkabilecektir tabiki.

teşekkürler biraz parse üzerine yoğunlaşim

aslında son dediğiniz şekilde yapmanız wysiwyg editor'un kullanım amacına daha uygun olur.

yani sonuçta text editor'den gelen içeriği doğrudan mysql'e text olarak kaydedersiniz. göstermek istediğiniz zamanda doğrudan veritabanınan çekip sayfaya basarsanız olacaktır.

resimleri ayrıca encode edip saklamaya gerek yok,

basit bir örnek vermek gerekirse, birisi bir yerden resimli yazı kopyalasa text editor'den gelecek değer şöyle bir şey olacaktır mesela,


yazılar falan filan <img height="11" width="11" src="sttc1.eksiduyuru.com ">

bunu doğrudan veritabanına text olarak kaydedersiniz, göstermek istediğiniz de aynı şekilde çekip gösterirsiniz.

ama en başta dediğim gibi word'den filan yani local bilgisayar üzerinden kopyalanan resimli yazılar için yapabileceğiniz pek birşey yok gibi.

@ocanal

valla bende o tip editörler o işe yarıyor sanıyordum. yani içerği doğrudan veri tabanında text alana atınca olur biter sanıyordum ama olmuyor.

şöyle diyim

hepsini geçtim tinymce de düz yazı yazıp text alana atınca sorun yok

ama

yine tinymce de kendi tool larıyla bir tablo oluşturup bunu text alana atim diyince hata dönüyor.

yine kendi toollarıyla url den bir resim girip bunu da text ya da blob alana kaydetmek istediğimde hata geliyor. gelen hata nın şekli de ikinci postumda mevcut. real escape string fonksiyonunu da kullandığımda değişen bir şey olmuyor malesef.

diğer tüm değerler için de mysql_real_escape_string kullandınız mı peki? sorunsuz çalışması lazım dediğiniz şekilde.

@ocanal. kullanmamıştım, az evel kullandım değişen bir şey olmadı malesef

aynı sorunu yaşayan ve bu duyuruyu gören olursa faydası olur diye söylüyorum

sorunun iki sebebi var. daha bu gün çözebildim

ilki mysql real escape string fonksiyonunu kullanmamaktı. ama ikinci sebep yüzünden bu durumu yakalamak da zor oldu.
ikinci sebep browser.

tam anlamıyla neden öyle oluyor emin değilim ama, tinymce içerisinde worddeki yazıyı aktarma tool u tam anlamıyla sadece firefox da çalışıyor. crome ve explorer da epey sorunlu. içerikde yer alacak resimleri de url den vermek yerine bilgisayarımdan sürükle bırak yapınca(firefox) ve escape strings fonksiyonunu da ekleyince sorunum çözüldü.

pokemonun 6 sezonunu indirdim. 3. sezona geçmek üzereyim. bu bitsin tsubasaya geçicem =)

denk geldikçe sponge bob izliyorum :)

Çizgifilmin yaşı yok.. Cedric, sponge bob, taş devri, pokemon... Çok iyiler (:

taş devri, looney tunes, scooby doo, jetsons, vs. hala bulduğum kanalda mal gibi kitlenip izliyorum. yaş 28 oldu ve sanırım çocuk yapma fikrine sıcak bakmamın tek nedeni oturup çizgi film izlerken ve kaydıraktan kayarken çok normal karşılanıcak olmam.

aynen yaşı yok bence de. sponge bob, jetgiller, taş devri, şirinler favorim ama tom ve jerry, bugs bunny vs. bile görsem affetmem izlerim :).

ornitorenkli bir çizgi film var. ben de onu izliyorum.

Scooby doo tek geçerim :) Bir de Cnbc-e'de oynayan şu penguenli şey :)

transformers 1. sezonu i indirdim geçen , transformers the movie'nin de download u bittiği anda en az iki gün transformers izliyecem aralıksız.
yeni çizgi filmlerde kullanılan renk ve çizimler hoşuma gitmiyor..
clementine izlemek istiyorum en çok ama nette baktıgım yerlerde bölük pörçük var bölümler o yüzden hiç indirmeye kasmadım , full versiyonu bulsam indirir izlerim

takip listemde şu iki çizgi film var (biraz da mecburen :)): oscar çöllerde, the amazing world of gumball

My Little Ponies denk gelirse izliyorum.Çünkü çok güzeller, hepsinin kıçında da bir dövme :)

özel bi çabam olmuyor bu konuda ama denk gelirsem izlerim seve seve.. ayrıca "bakugan bilen nesle aşina değilim"

johnny bravo. kaçırmam.

madagaskar penguins, spongebob :)
geçenlerde bunu bitirdim bi de. çok özlemişim marvel izlemeyi.
www.imdb.com
arada çılgın korsan jack 'te bakarım.

tse ile konustum, ileri yasta cizgi film izlenerek cool olunmuyormus artik.

beyler :(

Cartoon Network' deki Adventure Time.
Çok güzel, bir deneyin.

cumartesi sabahlarının güzel olmasının tek sebebi çizgi filmlerdir. uyanır uyanmaz cnbc'e de başlayan o maratonu takip etmek ve bittiğinde üzülmek... işte bütün mesele bu. cartoon network'te yayınlanan "regular show" "dexter's laboratory" "ren and stimpy" "samurai jack" "johnny brabo" "power puff girls" "gumball" daha eskilerden "eek the cat" rocko's modern life" "korsan jack" bunlar akıl açıcı ufuk genişletici çizgiler.

tom ve jerry izlerim hala.

komşumuzun oğlu bize geldikçe zorla bikaç şey izletiyo ama şimdiki çizgi filmler rezil durumda, hiçbiri bi jetgiller, taş devri...değil onları bulsam hiçbir kuvvet beni tv önünden ayıramaz.

isminden tam emin değilim ama
ed, edd ve eddy harika bir yeni nesil çizgi film : )

johny bravo gayet lezziz

geçen sabah bir çocuk kanalında denk geldim. oscar diye çöl hayvanlarının birbirleriyle didişmeleri üzerine, zaten söz yok herşey mimiklerle anlatılıyor çok başarılı.

ben 10 ve sonraki versiyonuna alışamadım. bakugan bazen eğlenceli geliyor ama onda da çabuk sıkılıyorum.

flap jack ve limonata denizi mi ne var. o fena değil ama sünger bob her türlü döver onu.

eek the cat devam ediyomu bilmiyorum ama çok güzeldi o

adventure time var biraz frp oyunlarına gönderme yapıyor ama seslendirmesi çok başarılı yapacak bir şey yoksa gideri var

world of quest ya da sadece quest vardı bir aralar hala var mı bilmiyorum ama yine frp oyunlarına deli gibi göndermelerle dolu. kendine has bir espri anlayışı var denk getirirseniz seyredin

çılgın korsan jack çok kısa sürdü ama ara sıra hala tekrar veriyorlar, kemal sunal filmi gibi, 10 kere aynı şeyi seyret yine sıkılmazsın.

samurai jack bu da güzel ama proje yarıda bitti 2 ya da 3 sezon çıktı. tv de seyretmektense indirip seyretmek çok daha güzel.

son olarak da yine denk geldiğim. fırlama sarışın bir velet var, yanında konuşan köpeği var. ikiz ablaları var bunlar da dahi, velet üzerinde deney yapıyorlar ya da velet bunlara şaka yapıyor falan. epey eğlenceli ama çok sık denk gelmiyorum buna

şehirler arası otobüslerle çok sık seyehat etmenin güzel yanı bu. hepsinde çizgi film kanalları açık oluyor : )

south park, family guy ve simpsons yakalarsam izliyorum tvde.

api.jquery.com

eğer post edilmişse checked oluyor edilmemişse olmuyor. yani ismi osman olan bir checkbox'un tiklenip tiklenmediğin if($_POST["osman"]){} şeklinde anlayabiliyoruz.

eger hepsinin value kismina ayni degeri atayabiliyorsaniz misal:

<form method="post" action="action.php">
<input type="checkbox" name="dominos" value="aha" />
<input type="checkbox" name="papajohns" value="aha" />
</form>

seklinde bir form varsa, action.php dosyasinda array_keys ile $_POST degiskeni icinde degeri "aha" olan (tiklenmis olan) butun checkbox'larin isimlerini bir array'e aktarabilirsiniz.


<?
$array = array_keys($_POST, 'aha');
print_r($array);
?>

ikisinin de secili olmasi durumunda sonuc:
Array
(
[0] => dominos
[1] => papajohns
)

seklinde olur.

us2.php.net

@bir kaç yazar önce : kaçtenesinin seçildiği değil hangilerinin seçildiği lazım ve malesef php de lazım, yine de teşekkür ederim

@yuto : zaten sorun da o, if le kontrol edebilmem için checkbox ın value yu bilmem lazım ama bilmiyorum. ayrıca her seferinde değişik sayıda checkbox çıkacak o yüzden kaçtane if kullanmam gerektiğini bile bilmem mümkün değil (döngü kullanıp çözülebilir ama yine de bilemedim)

@tasa oturma soğuk çeker : her birinin value değeri farklı malesef. ama tek ya da en makul çözüm buysa hepsinin value yu aynı değere çevirmeyi deneyebilirim ama bu işimi bozabilir gibi emin değilim. deneyip duruma bakim

hepinize ilginiz için teşekkür ederim

textbox'ların isimleri farklı olmak zorunda mı? aynı konseptte olanları for ile yazdırıp isimlerinin sonlarına _1 _2 falan ekleseniz

checkbox_1 checkbox_2 diye gitse, php de onları for ile okurken olmayan bi tanesine denk geldiğinde ilişiği for'u durdursa?

@yuto olayı ben tasarlamadığım için var olan bir konuyu pek bırkalamadan çözmeye çalıştığım için böyle. yoksa checkbox lar oluşurken koda biraz müdahale ederek tabiki benzer şeyler yaparım ama bunu yapmadan bir yolu varsa öğrenim diye sormaktayım.

@kumdan kale, zaten verdiğim şekilde hangilerinin seçili olduğunu da bulabiliyorsun.

Php ile yapmak için de ya tüm valueleri sabit yapacaksın ya da value girmeyip


<?
$array = array_keys($_POST, 'on');
print_r($array);
?>

Şeklinde yapacaksın. Value girmeyip name alanına value'yi yazdırırsan arraydan zaten alabilirsin.

@bir kaç yazar önce: şu an deneme fırsatım yok ama gündüz deneyip sonucu yazarım. gerçi sanırım en rahat bu şekilde çözülcek besbelli

tekrar teşekkür ederim

hoca yüz erkeksi değilse saçı uzatırsan türkiye gibi bir yerde böyle tepkiler alırsın.

kupe taktigim icin baya laf yiyordum. cozumu buldum : kupeyi cikarmak.

1.85 civarı boyum, geniş omuzlarım ve top sakalım olduğundan kelli 2 sene uzun saçlı gezdim ne bir teyze bana yanlışlıkla kızım dedi, ne laf atabilen oldu ne de ''afedersin birader, yanlış anlama, bu saç ne manaya geliyür'' diyene rastladım. Ankara'da yaşıyorum ama tabii. Küçük yerleri bilemem. Hiç ''uzun saçlı erkek anısı'' sahibi olamadım yani onca zaman. Tabii muhtemelen ayrıksı olan senin değil benim durumumdur.

eskisi kadar olmuyor, eskiden daha tuhaf karşılıyordu insanlar, şimdi çok sıradan.
sokaklardaki veletler her zaman, her konuda daha zalim olmuştur:)

Uzun yıllar uzun saçlıydım. Yolda durdurup yanlışlıkla "Kızım burdan kızılaya gidilir mi?" diye soran amcadan, saçı açık bıraktığım zaman arabayı bayan kullanıyor sanıp alakasız korna çalanlara kadar rastladım.

Çoğunlukla büyükşehirlerdeydim. Küçük şehirlerde daha fazla problem olacağı kesin.

Eğer tatil vs için gittiysen bence saçlarına yazık etme. Ama eğer tamamen o bölgeye yerleşme gibi bir durum varsa ve öğrenci değilsen, saçları kestirebilirsin.

Yine de insan bu durumda olmaktan nefret ediyor.

türkiyenin çok yerine gittim geldim. bazen şehirlerde bile laf atan oluyor. genellikle duymamazlıktan geliyorum. her gün laf atsalarda duymamazlıktan geliyorum ama bazen yol kesme durumları oluyor (2 ya da 3 kez oldu gerçi) bende kavgaya giriyorum oluyor bitiyor. gerçi top sakal da işe yarıyor mümkünse bırak derim : )

ya takmıycan bu kadar basit. çok canını sıkıyorsa da kestireceksin. eskiden şakayla karışık patronlar takılırdı bana ama hiç skimde bile olmadı. fabrikada çalıştım 3-5 sene. herkes alıştı zamanla. şimdi kıvırcık kabarık şekilde dolaşıyom. yeni tanışanlardan bonus monus diyen oluyo bazen. "çok yaratıcısın" diyip bozuyorum, bi daha bulaşmıyolar. uzun saç biraz da topluma muhalif olmak için bırakılır. sadece türkiye'de değil dünyanın her yerinde yobaz vardır.

bu arada top sakal +1

benim baya sakalım da var ama yine de arkadan kız sanan, abla diyen oldu. arada takılanlar da oluyor. bence çok kafana takmana gerek yok boşver.

tersten yaklaşıyım olaya ufak tefek sayılabilecek bir tipim ve lise yıllarıma kadar kısacık saçlı, komando/kargo ne deniyorsa işte yandan cepleri olan pantalon, uzun bol tişörtler ve bazen kasket tipi şapkayla gezerdim (evet abartı biliyorum) oğlan çocuğu gibiydim... Mahallede bile oğlum aşağı oğlum yukarı derlerdi. Yadırgmazdım sonuçta bu benim kadın olduğum gerçeğini değiştirmiyor o zamanlar ergendim öyle giymeyi seviyordum.
Neyse yani boşver biz mini giysek de o veletler laf atıyor siz saç uzatsanız da iki velet yüzünden moral bozma.

benim saçlarım 11-12 yaşlarındayken baya uzundu. 3-4 yıl da öyle devam etti. istanbul gibi yerde yaşamama rağmen arkadaşlarıma hep malzeme olmuştu saçlarım. çocuklar acımasızdır derler. cidden öyleydi. yine 11-12 yaşlarında çocuklar kız mısın lan sen, niye saçların uzun filan diyorlardı.

en sonunda birini dövmüştüm. sonra hiç saç mevzusu olmadı.

uzun saç ve sakal yok senin gibi. bu saçlarla 15-20 şehir gezdim, istanbul'da yaşıyorum, 2 sene evvel bir roman çocuğu "sen kız mısın erkek mi?" demişti gecenin bi vakti, başka da bişey hatırlamıyorum, ailedeki 60 yaş üstü kadınların takıldığı oldu. bu saçlarla bir de doğu karadenize gideceğim, oradan ilginç hikayeler çıkabilir.

animasyon değil de, yıldız tozu? neil gaiman severdir belki diye. hatta sandman!

yine neil gaiman ustanın mezarlık kitabı (graveyard book) tabi bambaşka bir hikaye ama onu seven bunu da sever : )

gerçi birde neil gaiman ın kötü kitabı yok, onu da unutmamak lazım : )

Mary and Max www.imdb.com

mary and max +1

Queens of the stonage - No one knows
www.youtube.com

Audioslave - Show Me How To Live
www.youtube.com

Muse - New Born
www.youtube.com

White Stripes - Seven Nation Army
www.youtube.com


aklıma geldikçe yazarım.

the curse of feanor - blind guardian

achilles agony and ecstasy - manowar

herr manneling - haggard

forsaken - disturbed

neden gaz oldugunu açıklayamasamda the rains of castamere - nation

akıncı marşı - mehteran

çağrı filminin tema müziği

www.youtube.com

Pendulum 'Watercolour'

testament true american hate (şu sıralar favorim)
www.youtube.com

in flames - december flower
www.youtube.com

in flames - clayman
www.youtube.com

children of bodom - silent night bodom night
www.youtube.com

children of bodom - knuckleduster
www.youtube.com

hypocrisy - carving for another killing
www.youtube.com

amon amarth - death in fire
www.youtube.com

ne bilim daha gider bu

E.S. posthumus - pompeii
www.youtube.com

bullet for my valentine - no easy way out
www.youtube.com

limp bizkit- take a look around
www.youtube.com

dirseğindeki sinirlere denk gelmiştir telaş yapma kendi kendine düzelir : )

(bkz: powerball)

mouse kullanirken bileğini üzerine destek olarak koyacağın aparatlar var. şimdi ismini bilemedim ama ben kullanıyorum. böyle içi sıvı dolu minik plastik heyvancıklar şeklinde yapıyorlar çoklukla veya böyle ön kısmı silikon kasis olan mouse padler var.

ben de oyun oynarken parmaklarımda uyuşma hissediyordum, bundan kullanınca kalmadı.

hemen teşhis koyma kendine yahu, karpal tunelmis. bakarsan benım de benzer bı duyurum vardı 1-2 ay oncesınde. karpan tunelden korkuyordum, basit bi zedelenme-yorulmaymış. 1 krem, 2 de hap verdi doktorcuğum. size de tavsiye ediyorum, doktorlar hoş insanlar ve bizlerden daha doğru teşhisler koyup daha iyi şekilde tedavi seçenekleri sunuyorlar.

bana bilek güçlendirmek için el yayı ya da stres topu, ayrıca silikonlu mouse pad önermişti, maxima'nın dediğinden. ilk günler "pff bu neaa" diye dolaştım ama sonra cok sevdım.

biraz vaktiniz varsa ılık bir duş alın, kolunuza eğer varsa evde bir kas gevşetici kremle (lasonil v.b.)yoksa da herhangi bir kremle biraz masaj yapın. sonra raht ettiğiniz pozisyonda çalışmaya devam edin. sık sık 2-3 dakikalık molalar verin ve hafifçe kolunuza masaj yapmayı unutmayın.

acer dışındakiler birbirine denk sayılır. ben samsungu öneririm hddsi de 1tb imiş. taşımayacaksan şarj vs falan da problem olmaz zaten. ama bunlar freedos, işletim sistemi yok yani, farkında mısın?

dell iyidir.

ben samsung un 6gb ram olan modelini kullanıyorum (ama bende ram hızı daha yavaş) diğer özellikler aynı. gayet memnunum, en azından ısınma gibi bir sorunu yok ve rahat bir alet.

bundan önce acer kullanıyordum. hiç sorunsuz çalıştı hala çalışıyor ama kullandığım programlara yetmiyor malesef ondan değiştirdim.

şimdilik ikisinden de başım hiç ağrımadı

dell hakkında hiç bir fikrim yok, kullanan da tanımıyorum malesef

üniversite mezunları 2 şekilde askere gidiyor.
1) 5.5 ay süre zarfında çavuş olarak yapıyosun. yatakhanede kalıp yemekhanede yiyosun.

2) 11.5 ay yedek subay olarak. 2.5 ay acemilikten sonra asteğmen rütbesiyle 2000 liraya yakın bir maaş alarak saat 8-17 arasında askerlik yapıyosun. Ev tutabilip akşamları ve haftasonları istediğini yapıyosun.

Her ne kadar hangi tip askerlip yapmak istediğini tercih etsen de, ordu kendi ihtiyacına göre ve senin mezun olduğun branşa göre kendisi karar veriyor.

askerliğe başlamadan önce sınava göndercekler seni. orda hem tercih yapacaksın (kısa dönem / uzun dönem) hem de sınava gireceksin. sınava göre seni iki durumdan birine atacaklar.

kısa dönem gidersen acemilik dahil toplam 5 buçuk ay askerlik yapacaksın. acemilik bitince çavuş olacaksın (al sana rütbe alma)

uzun dönem gidersen yine acemilik yapacaksın ama bu sefer muhtemelen daha uzun sürcek. sonra da kura çekeceksin (acemilik eğitiminde birinci olursan istediğin yere gidebilme ihtimalin oluyor). gittiğin yere astteğmen olarak gideceksin ve toplam 1 sene askerlik yapacaksın (eskiden 15 aydı). askerliğinin muhtemel son ayında teğmen olacaksın (al bak yine rütbe aldın).

öğretmen olmanın ya da bitirdiğin bölümün askerliğe etkisi olabiliyor da olmaya biliyor da. bütün olay gittiğin yerdeki açıklara ve başındaki komutana bağlı.

inşaat mühendisi bir arkadaşım gittiği yerde köprü yapıp, köprü yıkmakla geçirdi askerliği, bir diğer inşaat mühendisi arkadaşım eğitim birliğinde acemi asker eğitimiyle ilgileniyordu.

yani durum biraz şans işi.

maaş olayına gelince

kısa dönem yaparsan normal çavuş maaşı alacaksın (şimdi ne kadar oldu bilmiyorum ama az para vercekleri kesin ve az derken gerçekten az paradan bahsediyorum)

uzun dönem yaparsan acemiliğe gideceğin yeri bile uçak bileti hesabından yapıyorlar ve normal teğmen maaşına yakın bir maaş alacaksın. hatta doğu da ya da sınır ötesi gibi takılırsan daha da para alırsın ama zaten senin seçme şansın yok. şansına ne çıkarsa artık. bununla beraber askeriyenin yatak hanesinde kaldırmazlar seni, misafirhanelerde boş yer varsa orda ya da kendine kiralık ev bulmak durumunda kalabilirsin. yani gelecek maaşın bir kısmı ev harcamalarına gidecektir. yani uzun dönem asker olup da para biriktirme durumu biraz da nereye düştüğüne bakar.

he olur da nato'ya girersin o zaman işler biraz daha değişir.

bütün bu anlatılanlara ek bilgi olarak ekliyim. kısa dönem gittin diyelim. gittiğin yerde öğretmenlik branjına göre ( edebiyat isen çok önemli değil, matematik ise kesin gibi) subay çocuklarına ders de verebilirsin. onlar ayırıyorlar zaten. ders verince diğer işler olmayacak mı? hayır olacak. sadece ders saatlerin olduğundan bazı işlerden kaçıyorsun o kadar.

yani uzun dönem yapsam da ne olacağım belirsiz. şans dediğiniz şeyde rütbe almama ihtimali ve maaş almama ihtimali var mı? mesela 11,5 ay yaptım ve rütbesiz maaşsız yaptım. şans işte o denk geldi. mi? böyle olma ihtimali var mı yani? branşım matbaa öğretmenliği bu arada. orada fotokopici yapmasalar bari :)

uzun dönem çıkarsa, maaş ve rütbe alamama gibi bi durum yok. kısa dönem çıkarsa bazen çavuş olamıyosun. çavuş ile er arasında bir fark yok zaten. kısa dönemlerin maaşı da aylık 18 tl miydi neydi en son.

uzun dönem asteğmen olursan, acemilikten sonraki dönemde maaş almama gibi bir şansın yok o maaşı kesin alacaksın. kısa dönem olursan da ustabirliğine gittiğinde onbaşısın direk. Ama yerine göre pek sallanmaz bu rütbe. Yine de nöbet tutmak yerine nöbetçi değiştirici olabilirsin. Ayrıca aman beni ne yapacaklar diye şimdiden strese girme. Askeriyenin içi çooook değişik. Sivilde öyle bir yer görmemişsindir bu da demek oluyor ki tahminlerinin üzerinde bir değişiklik.

Ama bu da gözünü korkutmasın. Talimatlar olsun, eğitimler olsun verdikleri bilgilendirme brifingleri olsun. En gerizekalı askere göre hazırlanır. 4 yıllık mezunlar arasında da çok gerizekalı çıkıyor ama. Diyelim ki size tekmil vermeyi öğretiyorlar" alex de souza istanbul emret komutanım" diyeceksiniz. Bunu bağırarak söylemenizi isterler. Resmen kıçınızı yırtın isterler. Sen mıy mıy söylersen uyarır. bir daha mıymıylarsın bir daha uyarır. 3. de de mıylarsan gider ağaca akşama kadar tekmil verirsin. Yani böyle basit şeylerde ne istiyorlarsa onu yap. Yürütüyorlar mı? sol bas dediklerinde sol bas. Atışlarda emirsiz bir şe yapmayın diyor dimi? ayağa kalkmayacaksın diyor adam? evet emirsiz nefes alma, ayağa kalkma ne olursa olsun. Bunları yaptın mı ooo kralsın. ayrıca küfür dayak yok da ( kısa dönemlere) oldu ki bağırdı sana komutan, "emredersiniz komutanım " altın anahtardır. Onu hep kullanın, gerizekalı da dese ki demez de dedi diyelim emredersiniz komutanım de kurtul. ama olmaz ki falan değil sadece emredersiniz komutanım. kavga bitirici sözdür.

ben kısa dönem yaptım. yaptığım sürece onbaşıydı rütbem ama çavuşluk da yaptırıyorlardı adam eksikliğinden. çok da önemi yok yani, sadece iş yükün artar.

bir de 45 lira gibi astronomik bir maaş alıyordum.

o zaman ben uzun donem yapayım. sınavlardan da gcerim diye tahmin ediyorum. yalnız okulu bitiri bitirmez mi askere gideyim yoksa sonra mı

senin beklentin nedir onu pek anlayamadım ben
para biriktircek ortam arıyorsan astteğmen ol tabiki. ama nerde yapacağın önemli. usta yeri istanbul düşerse, kirası aylık faturalırn falan derken çok çok da para biritkiremeyebilirsin. ayrıca rütbe atlama atlamama olayına çok takılma, ast teğmen teğmen arası aman aman maaş farkları yok zaten.

okul bittikten sonra gidim mi diyorsun da, geleceğe dair planın nedir. bazen okul biter bitmez gitmek iyidir, bazen başka konulara öncelik vermek. bazen askerlik yapmadan iş bulman mümkün değildir. bazen de en güzel tecrubeyi kazanacak fırsatı bulmuşsundur askerliği ertelemen gerekebilir. bir an önce iş hayatına dönmek istiyorsundur kısa dönem iyidir. biraz para biriktirip askerden gelince lazım olur dersin uzun dönem iyi olabilir. (gerçi uzun dönem kısa dönem olayı da pek senin istemenle olmuyo ya neyse)

o yüzden gelecekle ilgili planlarına göre seçim yapman daha iyi

eyvallah. bizim sektörde askerliğe önem veriyorlar. askerlik yapmamış mezunu işe almaktan çekiniyorlar. istanbulda olsam da ailemle kalabilirim. istanbul dışında da sanırım kiralar o kadar fazla olmaz. para biriktirmekten ziyada askerliğimi de çalışarak geçirmiş olurum. zannedersem en mantıklısı uzun dönem ve okuldan hemen sonra yapılan askerlik. verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.

uzun dönem olmak için sınav geçmene gerek yok. sınava giriyorsun, evet. ama o sınavın zerre önemi yok sana söyleyeyim. üniversiteden arkadaşım (elektronik mühendisi) çok istiyordu asteğmen olmayı, sınavda 1-2 yanlışı falan vardı galiba. olamadı. bir başkası da tüm sorulara yanlış cevap verdi ve uzun dönem yaptı. bu tamamen ordunun ihtiyacına kalmış bir durum. ben sınava girerken de orada görevli bir başçavuş "isterseniz o cevap formuna halı deseni çizin, bizim için farketmez. ihtiyacımız olursa sizi ben giydiririm burda" dedi (asteğmenlik eğitimi o kışlada veriliyordu, onu kastediyor.)

özetle sen asteğmen olmak istemiyorumu seçsen de olabilirsin. istiyorumu seçsen ve sınavdan full çıkarsan da olmayabilirsin. durum bu.

olur bal gibi de. ben kısa dönem yaptım 5.5 ay olarak, orduevindeki dershanede ögretmenlik yaparak, kamuflaj bile giymeden komutan cocuklarına ders verdim. branş ingilizce.
askerde rahatsın/rahattık lafını askerligini bitiren herkes söyler. istisnasız.
mezun olduktan sonra direkt olarak bas git. askere gitmeyip de pişman olanı gördüm, ama gidip de pişman olanı görmedim.

iframe ile yapılabilir
www.w3schools.com

veya php kullanıyorsan include ile yapılabilir
php.net

@yuto iframe kullanmadan yapmak istiyorum

bu sayfa için php kullanmıycaktım ama gerekiyorsa php kullanırım tabi
o zaman doğru anladıysan sol menüyü bir yerde oluşturup
esas sayfamı php olarak hazırlıycam ilgili yere
include 'sayfaadi.php';
olarak çağıracam
verdiğin linkten onu çıkardım
bir deniyim bakim : )

Sunucuda SSI desteği varsa

<!-- #include virtual="m/menu.html" --> şeklinde ekliyebilirsin.

teşekkürler ama sanırım bu yoldan vazgeçecem. sağ menüde hangi menü seçilirse onun rengi değişmesi, ona göre sayfanın ekrana gelmesi ve dil seçimi gibi durumlar var. en azından bu şekilde yapılır sanıyordum da gözüm yemedi. yine dümdüz php den gidip yapacam sanırım

tekrar teşekkürler

@kumdan kale evet aynen öyle. hatta include edilen sayfa ana sayfanın değişkenlerini falan da kullanabiliyo hatta tam tersi de oluyo. sonunda da iframesiz tek sayfa basıyo.

@yuto teşekkür ederim bilgi için. hiç denemediğim bir olay biraz üzerinde çalışim takıldığım yer olursa yine duyurudan paylaşırım zaten

javascript ile de yapabilirsiniz.

hatta jquery ile, $('#result').load('test.html');

2 senedir 64 bit windows kullanıyorum, henüz hiçbir fark hissetmedim.

64bit desteği olmayan cins bir program kullanıyorsan sorun olur. yok öyle bir program diyoran hiçbir sorun olmaz.

64 bit windows'ta 32 bit programlar da çalışırlar. ancak 4 gb'dan yüksek raminiz yoksa 64 bit windows gereksiz.

@enedwaith tam 4gb, n'apsam ki?

windows vista ve xp zamanında 64 bit (ki xpde sonradan çıktı sanırım veya öyle bişi) bir uygulamanın 64 biti yoksa sorun oluyordu ve çalışmıyordu. ama şimdi öyle değil. misler gibi 32 bit olarak çalışıuyor. sorunsuz. 4 gb olsa da hemen değiştir. çünkü win 7 kullanıyorsan 3,5 win xp kullanıyorsan (sanırım) 2,5 gb kısmını görecek.

64 bit windows birçok yönden tavsiye edilir. 4 gb ram sınır da olsa yeterlidir.

tabi hepsi iyi hoş da işlemcin 64 bit desteklemiyorsa yine olmaz o iş. işlemcin uygunsa rahat rahat geçebilirsin. 32 bit için yazılmış çok çok özel programlar kullanmıycaksan herhangi bir sorun yaşamadan bilgisayarını kullanmaya devam edebilirsin.

@kumdan kale, tabi, laptop kendiliğinden 64 bite meyilli zaten driver güncelemek istediğimde siteden laptop modelini seçtiğimde direkt windows 64 bit-others seçeneği çıkıyor işletim sistemi şeyinde.

@hjarteblod ne güzel işte driverlar da hazırda. kurulumda da zorluk çekmezsin : )

Birincisi, session_start() 'ı en başa al.

İkincisi, session değişkenini de $_SESSION['ver'] olarak yazmalısın. Ayrıca atamayı da direkt $_SESSION['ver'] = "admin" diyerek yapabilirsin. session_register() ne işe yarıyor bilmiyorum.

Ayrıca session değişkeninin içindeki değerleri print_r($_SESSION) diyerek ekrana bastırabilirsin. Önüne de html tagı koy <pre> diye, adam gibi gösterir.

gzg yardım için teşekkür ederim ama bir çok farklı şekilde denedim bu olayı hiç birinde olmadı. fakatp print ile sessionın değerini ekrana yazdırmak aklıma gelmedi, birde öyle bakim olaya belki gözümden kaçan bir şeyi o verir.

teşekkür ederim

session_register php 5.4'te kaldırıldı. php.net kullanmayın.

Bu arada gözünden kaçmış olabilir. İkinci sayfaya da session_start() ekliyorsun değil mi?

Birinci dosya:

session_start();
$ver = "admin";
$_SESSION['ver'] = $ver;

İkinci dosya:

session_start();
echo "<pre>";
print_r($_SESSION);

Bu şekilde bir dener misin? "ver" değişkenini görmen lazım ekranda.

session register ın kaldırıldığını bilmiyordum ama hata falan da vermiyor o konuda : )

evet session start da ekliyorum

zira sorunu da çözdüm sanıyordum

dün gzg den gelen tavsiyelerle durumu çözdüm. herşey güzel çalıştı. bu gün tekrar açtım yine sorun var.

bulcaz bakalım hata nerde

Büyükada meziki otel çok guzeldi ama denizini bilemem.

şile
ben epey beyenirim ama kalacak yeri bilmiyorum akrabamın yanında kalıyorum orda

işte hep güzel yerler ama bir de güzel bir referanslı kalacak yer önemli.

şile. belediyenin karşısında tümay pansiyon var. en son 30 tl gecelikti hadi şimdi olsun olsun 40. odaları baya güzeldi.

guest pass olayı varmış tamam ulan tamam herboku sor kendin cevapla bu siteyi önerenin sıcaktan imanı gevresin inş....

bi insan oğlu bulmak kalıyor geriye guest pass vermesi için he mi heee onada ben cevap verim yerim ağzınızı ....guest pass verebilecek insan(ları) nerden bulurdukk acep...eyyy gidim eyyy

bildiğim kadarıyla trial ya da demosu yok. olup olmıycağını bilmiyorum onun yerine guest pass olayı var. etrafında bu oyunu internetten indiren değil de kutuyla almış arkadaşların varsa onlardan isteyebilirsin, içinden iki adet pass çıkıyor.

sözlüğe diablo 3 başlığına yazarak da şansını deneyebilirsin ama ne kadar başarılı olur bilmiyorum

Yakında yeni partiler gelecek ve dağıtılacak. Alan kişilerden rica edebilirsin. Bir kutudan 2 adet Diablo III Guest Pass ve 1 adet de WoW Guest Pass çıkıyor.

Oyunu yeni satın almış elemanları sorgula,oyun içinde +3 guest pass var zaten...

tşkler arkadaşlar aynen belirttiğiniz üzere oyunu kutulu alan bir arkadaş buldum saolsun hallettik

1- en son çıkan seriden birtanesidir hangisi bilemedim. athlon 3700+ falan olabilir takip etmiyorum amdleri
2- emin değilim ama destekler, performans kaybı olur mu bilmem ama o board o işlemciyi kullanır.

tabi gidip te 754 pin arayacağına yeni bir board işlemci al, uzun ömürlü garantili falan çok ta birşey tutmuyor.

editleriniz üzerine edit:
anakartın üreticisinin sitesinden falan modelini bulup manualini okuyun orada işlemciler yazar ve verdiğiniz mobile işlemci, masaüstüne uymasına çok büyük ihtimal yok hem niye bunu alıyorsunuz ki normal 3700+lerden alın?

anakartın kitapçığında hangi 754 pin işlemcileri desteklediğini yazar. fakat işlemci anakarttan daha sonra çıktıysa o zaman işlemcinin sitesinde arıycaksın durumu.

therion - rise of sodom and gomorrah
leonard cohen - dance me to the end of love

imperial march. benim fantezim en azından.

www.youtube.com :)))

www.youtube.com

safa yatmak deyiminin fiile geçirildiği bir andır.
fakat o şortlar, o kolsuz forma ?

rugby maçı olabilir.

avustralya futbolu (ciddiyim)

kumdan kale +1 eurosport bazı maçları yayınlıyor ..:)

stockholm?

viyana.

bütün iskandinav ülkelerinin refah seviyesi gayet yüksek olduğu için insanları da insandır ama... oralarda yaşayan çok arkadaşım ve akrabam var hepsi türklere karşı biraz önyargılı olduklarını söylerler. ama orda referans arkadaşın varsa herşey daha kolay olur.

ayrıca singapure, bir avrupa şehrinden daha avrupa asya ülkesidir. suç oranı nerdeyse yok ve işçi açığı var. tek kusuru küçük bir yer olması. ayrıca asyada en düzgün ingilizce burda konuşuluyor.

montreal (kanada) da yaşayan arkadaşım var. öncesinde almanya da sonrasında rusyada çalıştı bir süre. burda rahatım hacı diyor ama nedir ne değildir pek bilmiyorum.

benden bu kadar : )

kesinkile prag. 1 sene yaşadığım ve fırsat olursa ömür boyu yaşamak isteyeceğim bir şehir. istanbul'a kıyasla hem daha güvenli hem daha ucuz hem daha eğlenceli çekçe bilmemek sorun değil genelde herkes ingilizce konuşuyor.

stuttgart.

Cape Town / G. Afrika

o kullanıcı adını nasıl aklında tutuyorsun ya (:

melbourne.

Tamamından emin değilim ama yılda bir ay Japonya. Herşeyden uzaklaşıp huzur bulmak için iyi bir seçenek olurdu bence.

neden bilmiyorum ama yaşamaya imkanım olsa Birmingham'da yaşardım.

Porto

Ehtenir bir motosikletci geyigi.
www.ikiteker.org

şerrefsizim aklıma gelmişti,
diyorum nerden hatırlıyorum..

uuuu beybi

ehtenir öyle ulu orta anlatılmaz yaşanır.
bende vardı ama arkadaşa lazım oldu o yüzden ona vermek durumunda kaldım. türkiyeye geri dönünce veririm sende kullanırsın : )

@kumdan kale aslında çok iyi olur, hiç biyerde de bulamıyorum açıkçası.
festivallerde çok işime yarıycak, sağolasın..

@bakgene
tabiki ne demek, arkadaş gelir gelmez sana kargolarım, zaten ufakcık bişi : )

alafortanfoni askeriyeden çıkıp terhis olunca gerçek hayatta ehtenir olur.

(kaçınızın babası alafortanfoni'ye bizzat şahit olduğunu iddia ediyor bu arada? neyse ki internet var da, artık ak foni kara foni belli oluyor)

@cedilla sen de haklısın be kardeş, anlamıyorum ki nasıl bir toplum olduk böyle..
yani bu durumda hiç bişey söyleyemeyeceğim, buna sadece eh denir yani.

Sen sürümü yükseltmeye falan çalışıyor olmayasın ? Çünkü format atarken SP3 falan sormaz. Atarsın formatı geçersin. Kurulum bittikten sonra SP3'ü kurmanı ister.

Acaba hali hazırda windows açıkken CD takıp kurmaya mı çalışıyorsun? CD'yi takıp bilgisayarı kapatıp açmayı denedin mi ?

Boot ayarlarını yapıyorum. İlk olarak cd-romdan boot ediyorum. cd-romdan boot edince kuruluma geçiyor. bir iki sayfa atlıyor sonra sp3 cdsi tak diyor.

sürüm yükseltme yok.

Hmm, çok ilginç, hiç rastlamadım böylesine. Peki kurlum esnasında harddiske format atmayı denedin mi ?

önce ntfs format at, sonra da istediğin sürümü kur. bişeyler çakışıyordur onda, senin yaptığın üstüne kurmak, o yüzden de başa alır durmadan.

ntfs format nasıl atılır?

Harddiske nasıl format atılır? Boot ediyorum CD başlıyor f2ye basın diyor o arada diyor ki SP3 cdsi takın.

muhtemelen CD'den okuyamıyor. Farklı CD'leri denediğiniz için ROM'dan kaynaklanan bir problem olabilir.

@himmet dayi:

Ama bilgisayar açıkken her türlü okuyor. Geçenlerde 5 gblik program kurdum cdden.

cd'yi takıp cd'den boot ettikten sonra f2'ye basma. önce bekle hangi hard diske kurmak istersin diye bi ekran çıkar. o ekranda önce c'yi sil. daha sonra da sildiğin partition'a (bu örnekte c oluyor) format at. formatın ardından kendisi kurar zaten.

muhtemelen xp kurmaya çalıştığın cd ler.
black edition. millenium edition, zart zurt edition gibi bir sürü programı içinde bulunduran sp3 de dahil olan cd ler.

eğer durum böyleyse sorun zaten sende değil.

en klasiğinden bul bir xp cd si bilgisayarını onla aç. kurulum başladığında harddiskinin hangi kısmına xp kurmanı sorduğu yerde format atma şansın da var. formatı basıp kuruluma geçersin. hatta bildiğimiz normal, standart windows cd lerinde genellikle sp2 de olmaz. kurulum bitince tek tek kendin kurarsın.

gelelim bambaşka tertemiz bir yönteme
al hard diskini git arkadaşına, onun bilgisayarında cillop gibi formatlayın hard disti (böylece istersen ntfs de formatlarsın)
evine dön ve tekrar kuruluma başla.

kolay gelsin

@kumdan kale:

Aynen öyle

hoş bi boyama kitabı al
klasiklerin dışında bir şey olsun ama

bi müzik aleti alsan. yok mu ilgi duyduğu bi müzik aleti? hem belki ileride çok başarılı bi sanatçı olur sayende.

kitap alın, o yaş için çok güzel dergiler var bir set yapabilirsiniz.

satranç takımı da olabilir, biz yanında bir satranç kitabı da almıştık içinde şarkılar vardı taşları ve hamleleri şarkıyla öğretiyordu çocuğa.

Okuma biliyorsa Türkçe sözlük alabilirsin. Bilmiyorsa da alabilirsin. Annesi oyun oynarken hadi gel bak şunu öğrenelim falan diyip ordan bir kaç kelime okursa aklında kalır. Kelime haznesi genişler.

ahah 5 yaşındaki çocuk icin tavsiyelere bak arkadaş.
bence de sbs soru bankası alın. sayenizde rakiplerinden 1 adım önde olur.

o yaşta çocugu en cok oyuncak mutlu eder. hem eglenceli hem de beceri geliştiren çok güzel setler var. büyük oyuncak magazalarini bir gezin.

ben geçen boyama kitabı aldım pek beğendi.

hayvanat bahçesine götür, bi çocuk için daha süper bi hediye olamaz bence.

yanlış anlamayın da boyama kitabı doğum günü hediyesi olarak az geldi.
müzik aleti oyuncağını geçen sene aldım, ciddisine ailesi karar versin.
sbs soru bankasına hakkat güldüm, iyiydi :)
hayvanat bahçesine de yılda bir toptan gidiyoruz, bayramoğlundakine, herkese tavsiye ederim, başka önerisi olan? kıyafet için mekan falan da olur

barbi bebeklerin eşyaları için gayet güzel çalışan çamaşır makinesi. o yaştaki bütün kızlar hasta o oyuncağa. lavabonun başından ayrılmıyolar : ) fiyatını bilmiyorum ama.

aynaya bayılırlar. ama kuru kuru ayna olmaz yanına bigudi gibi saçına başına takacak bir şey alman lazım ki nasıl olduğuna baksın. o yaşta kişisel eşyası oldu mu daha çok seviyorlar.

boş bir resim defteri, yanına boyama setini seviyor bizimkisi (benim kız yeğen de beş yaşında), sizde durum nasıl bilmem

geçenlerde barbinin çizgi filmlerini bulmuştum bir yerde vcd olarak. tanesi 3 lira falandı 3 tane aldım bende. hastası oldu, gerçi pixar ın çizgi filmlerini de seviyor ama onlarda çabuk sıkılıyor.

komik kuzu desenli buff bulmuştum bir kere, ona da hasta oldu 2 gün başından çıkarmadı ama sonra attı bi kenara bidaha bakmadı : )

uyduruk bir kolyeye ya da taç a hasta olmayan kız çocuğu yine tanımam.

gerçi bizim yeğenin babasının da bu konuda hoş taktiği var
götürüyor oyuncakçıya ya da bijuteriye
istediğin 1 şeyi alabilirsin diyor
olay bitiyor : )

Yukarda söylediğim hediyeyi Hakkı Devrim söylemişti. Çocuğunuza alabilirsiniz diye. Sen bilirsin. Karışmam.

otel rezervasyonu istenmişti benden.

Tam anlatamadım derdimi cok afedersiniz, soyle bir durum daha var, bn bir arkadasimin yanina gidecegim, 5 gun boyunca sabit bir yerde kalmayacagiz, her gun baska bir sehirde kalacagiz, bende zaten otel rezervasyonu yaptirmak istemiyorum online, yada hostel, gttigimiz yerlerde buluruz diye, hem daha tam olarak belirlemedikte guzergahimizi fln, sadece milano dan baslayacagiz iste.smdi bu aralar yogun oldugum icin , daha kararlastramdkta, belki bir gunlugune ryan air le barcelona ya fln da gideblirz. Bnde bu belirsizlik icinde kafadan soyle atmasyon bir plan yapsam olur mu, a4 kagidina, yada yapan var midir? Ben interrail icin basvurdugumda boyle boyle demistik, idata da calisan kadinda boyle atmasyon bir seyahat plani yapmamizi soylemsti,gun gun nerede olacagimizi .

idata'ya sorsanız daha iyi elbette ama bana da o idata rezervasyon yaptırmamızı söylemişti.

bir gün milano, iki gün floransa, iki gün roma'dan bir otel rezervasyonu yapın, olsun bitsin. çıktıyı aldıktan sonra da rezervasyonu iptal edersiniz, veya 24-72 saate kadar iptal hakkı veren otel/hostellerden yapın rezervasyonu, vizeyi alınca iptal edersiniz.

www.booking.com

her zaman rezarvasyonun var mı diye istemezler. her şey vize görüşmesi yapacağın görevliyle alakalı. seni severse çok zorlamaz. ama kıl olursa, neden gezmek istediğinden başlar, gezerken harcıycağın parayı nerden temin ettiğine kadar ahiret sorusuna başlayabilir.

ne olur ne olmaz herhangi bir yerden iptal edebileceğin bir rezarvasyon yaptır. ama görüşme sırasında durduk yere al işte rezarvasyonlar deme. nerede kalmayı düşünüyorsun diye sorarsa şurdan arkadaş tavsiyesiyle rezarvasyon yaptırdım dersin. ya da internette çok tavsiye ettiler burayı tercih ettim gibi bişi savurabilirsin.

fakat 2 shengen vizesi almış olman (arkadaş mektubu marifetiyle de olsa)işini kolaylaştıracaktır.

turkcealtyazi.com
divxplanet.com
divxaltyazi.com
gibi sitelerden indirdiğiniz filme air alt yazı dosyalarını bulun sonra filmleri oynattığınız program (vlc olur bs player olur onu siz seçin) içine sürükleyin yeter. bir sonraki derste alt yazı senkronlamayı öğreneceksiniz.

vlc media player indir.

daha sonrasında indirdiğin filme ait altyazıyı bul çeşitli sitelerden. divxplanet.org içerik konusunda iyi genellikle.

altyazıyı da indir, film ve altyazı aynı klasörde aynı isimde olsun, vlc media player gerisini halleder.

siteyle uğraşmam vlc den anlamam diyorsan
(bkz: kmplayer) indirip kur.

torrentten indirdiğin filmi bu programla çalıştır. menüleri kurcala alt yazı indir i bul. o senin için alt yazıları bulup ekrana getirsin. beyendiğini indir bilgisayarına olsun bitsin

ama yine de bazı filmlerin alt yazısını bulamayabilir o zaman alt yazı sitelerine mecbur bakınacan

fiyat olarak ne düşünüyorsun bilmiyorum ama 10 yaşındaymış. Şimdi ne alırsan al ihtiyacı olan isteğidğ şeyi tutturup alamazsın bence.

Onun için onun yaşıtlarında diğer arkadaşlarında bulunmayan birşey al bu çocuğada havası olsun :)

Ya o yaş grubu kızların ileride atarlı kızlar (kimilerince kezban) olmasını sağlayan bir kitap serisi var, deli gibi okuyorlar, onun kitaplarını ya da o karakterlerin olduğu hatıra defteri, kalemlik vs gibi şeyler oluyor. Onlardan alın. Öyle çok pahalı, genç kızlara alınacak hediyelerden kaçının.

barbie alsın :)

güzel bi kitap iyi olabilir da senin yeğen nerd damgası yemesin kız kitap okumayı pek sevmiyorsa.. küçük çocuklara göre cicili bicili bileklikler görmüştüm onlara bakın, swatch'ta çocuk saatleri var i42.tinypic.com ama abartı olabilir küçük çocuğun hediyesine göre fiyatı. neyse.

bir bütçe yazarsan süper olur
not: bütçe belirtince editlenecek

ipad 2 alın, ona almazsan bana da alabilirsin

o da olmuyorsa

gümüş kolye. hem fiyatı uygun hem de gümüş kolyeyi beyenmiycek kız çocuğu yok. hem senin yeğen kolyeyi kendi elleriyle takar hanım kızımıza, yazma konusunda bir adım daha atmış olur.

hele melek ya da kelebekli kolyeler mevcut, bana sorsan gümüş bile değiller ya neyse. iş yapar diye düşünüyorum

yaşlarına uygun sinema yada tiyatro oyununa çift kişilik bilet ve bijüteriden alınma (kesinlikle gümüş yada pahalı bişey olmasın) kolye.

biletin arkasına birlikte gitmeyi teklif eden notu sakın unutmayın, küçükken böyle bir hediyeyi anlamını farketmeyip ablamla kullanmışlığım var :)

bütçe 60-100 tl. aşağısı da olur ama yukarısı olmaz :)

Bu ara Madagascar'ın yeni filmi vizyonda. Güzel bir sinema'da çocuklar için bilet alın bence de. Haftasonu götür, başlarında büyük olarak sen.

Hem de romantik olur onlar için Madagascar :p

o yaştaki çocuklar için 100 liralık masraf yapmayın bence, en fazla 50 lira yeterde artar. o yaştaki çocukların çoğu henüz materyalist düşünmeye başlamazlar yani pahanın gözlerinde bir önemi yoktur.

@elegant o yaştaki çocukları bırakın 6-7 yaşındakilerim istedikleri en dandik oyuncak 50-60 tl'den başlıyor. geçende 7 yaşındaki yeğen palladiumda olay çıkardı swatch saat istedi. sonra gap'tan gömlek istedi. o kesmedi lego istedi ki kutusu 160 falan o orta boydakilerin. bakugan saati istedi ki 70 lira kendisi... zamane çocuklarıyla başetmek zor.

bu iki fırlamayı sinemaya götürürsem bana 200den fazlaya patlar. hele bizim gorgor, ebeme hallenir her zamanki gibi.

accesorize'dan ufak bir şey alabilirsiniz. o yaştaki kızlar (yeğenim 11 yaşında) üzerinde yapma çiçek filan olan taçları çok seviyor ve takıyorlar. 30 lira filandır bir taç.

öğretmenin kızı da olsa eğer çok zengin değilseniz abartmayın, daha pahalı bir hediye almayın.

(bkz: yılmaz özdil)

can dündar

Özgür MUMCU, Pınar ÖĞÜNÇ.Bir zamanlar da Hakan ALBAYRAK.

cüneyt özdemir.bazen de ahmet hakana bakarım.

şaka gibi ama kimse. deli gibi okur yazarım, haber ajanslarından tut da rus, israil gazetelerine kadar günlük okurum ama türk basınından bir kişiyi bile okumuyorum. birisi amerikalı papazın köpeği, birisi yatıp kalkıp ülke islamcılara kalıyor edebiyatçısı, birisi kim başa geçse ona yaltaklanan liboş...bıktım usandım hepsinden, cehenneme kadar yolları var.

(bkz: selahattin duman) tek geçerim. hatta hergün okumam, biriktiririm haftada bir kerede toptan okurum daha doyurucu oluyor : )

cengiz semercioğlu, ertuğrul özkök, fatih altaylı, murat bardakçı, ahmet hakan

kafes dövüşü diye bi şey var. bunun da kursunu acanlar var duyduguma göre o size göre olabilir.

zamanında insaat işçilerinden dayak yemişliğim var.üç beş defa daha yersem tam olarak tekniğini anlarım o zaman sana da anlatırım..

(bkz: muay thai)
(bkz: krav maga)
(bkz: mixed martial arts)

kafes dövüşü denen şey bi spor türü değil. kafes için, en az 2 dövüş bilmeniz gerekiyor biri yerde dövüş için(ki genellikle jiu jitsu oluyor bu da) biri de ayakta dövüş için.(bokstur bilmemnedir, onlarca dövüş sporu sayılabilir) (adı üstünde "mix" martial arts)
tekvandocu arkadaşınız size vurmaya kıyamadığı için vurmamıştır emin olun. ve dövüş sporunu öğrenmenin en iyi yolu karşılıklı dövüşerek olur. istediğiniz kadar havada yana döner tekmeler, uçan yumruklar dizler atın, gerçek hayatta onların hiçbirini uygulayamazsınız. eğer partnerli dövüş eksiği varsa ondan bir şey yapamamış da olabilir. bir alternatif bu da.
ama ille de diyorsanız önerilerim:
(bkz: kickbox)
(bkz: muay thai)
(bkz: wing tsun)

wing tsun örnekleri için ip man filmini izlemenizi öneririm, muay thai için ong bak(buradaki esas oğlan birçok dövüş sporuna hakim gerçi ama yine de fikir edinebilirsin).

yok hocam adam istese 20 saniyede haşat ederdi zaten beni :) boks bana öbürlerinden ayrı geliyor nedense. mesela taekwondo'da kolunu bir kaptırdın mı kırar adam isterse. ama boksta (benim izlenimim böyle. belki yanlış biliyorumdur) yumruk tekme falan düz dövüş yani. boks hariç hepsi bir tekniğe dayalı gibi. ben direk kurallı kirli dövüş soruyorum. muay thai öyle gibi sanırım.

terelelli'nin belirttiği gibi "krav maga" bu işin son noktasıdır. Gerçekten "la sokakta başıma bişey gelirse" diyerek öğrenebileceğniiz yegane spordur.
Asıl amacı asla saldırmak değildir, amaç size saldıranı maksimum düzeyde bertaraf edip olay yerinden uzaklaşabileceğiniz zaman kazanmaktır.
Yani "abi ben bunu dövmek istiyorum taktik ver" derseniz yine yaparsınız, ama felsefesi buna aykırıdır..

hocam öncelikle boksta tekme yok...
dediğin tekmeli olan kickboxtur. tekvandoda da kol kapma yok? ya sporları karıstırıyorsun ya da baska bir sey var cözemedim :)
boks senin dediğin gibi allah ne verdiyse usülü düz dövüş değildir yalnız. boksta güçten kuvvettin önce kafayı yani beyninizi kullanacaksınız. faza hakir görüyorsun boksu. biraz araştırmanı öneririm. muay thai kickboks un daha sert ve kirli olanıdır (tabi kendine has birçok farklı kuralı da mevcut)
kurallı kirli dövüş biliyim önüme gelenin ağzına sıçayım diye bir dünya yok :) iyi bir boksör olursanız her türlü standart bir dövüs sporu bilmeyen kisi ya da kisileri hasat edersiniz

dövüş sporlarına gerçekten uzağım, siz düzeltin hatalarımı :) o bahsettiğim arkadaşımın bildiği tek şeydi neredeyse kolu çevirip bir şey yapıyordu bir de çeneye tekme mi öyle bir şey. aklımda onlar kalmış. sanırım detaylıca araştırmam incelemem lazım bir süre. :)

profesyonel düzeyde bilen birisi tabi bilmeyen birisini haşat edebilir. ama halk arasında da bir geyik var ya "dur dur oraya değil bak şuraya vuracaksın diyorlar ya ehe ehe" falan. onun abartılmış olması da kafamı karıştırdı.

bayağı bi araştırma yapmanız gerekiyor. bolca youtube videoları izlemenizi öneririm :)

Nedense boksa karşı genel bir ön yargı var. Artiz isimli, uzak doğu sporları bokstan üstün tutuluyor nedense. Atlayıp, zıplamaya gerek yok boks veya kickbox her türlü alır. Araştırmaya gerek yok. Diğerleri filmlerin gazıyla meşhur olmuş alanlar.
Amacınız sadece kavga etmeyi öğrenmekse, boks; eğlence, değişiklik vs. derseniz çan çin, kan kun, hoşt huşt vs.

Ayrıca kesinlikle bir boksöre kafa atamazsınız.

ekleme: "Arkadan gömdün mü levyeyi...", "olum bunlar fos yhaa bizim ismail abi alır bunları...", "adam şişmiş ama fos hacı protein hep, ben indiririm bunu" şeklinde yorumlara hastayım.
"boks da sanırım öyle biraz. kafaya tekmeye yoğunlaşmış yanlış anlamadıysam. e ben adama yaklaşık kafayı gömsem trafikte ne yapacak :) " böyle bir yoruma karşı yazılmış "Ayrıca kesinlikle bir boksöre kafa atamazsınız."... Açık ve net olduğunu düşünüyorum. Çeşitli senaryolar üretmeye gerek yok.

ekleme: Burda tartışmanın anlamı yok. Benim gördüklerim bunlar.
Şöyle ufak bi şey paylaşalım, keyfimiz yerine gelsin: www.youtube.com

kesinlikle !

neler dönmüş serhat ya

bak şimdi arkadaşım. öncelikle bir dövüş disiplinin işe yararlılığını bir arkadaşının sana üzerine uygulamasıyla anlayamazsın. ne malum arkadaşının dersine iyi çalıştığı, ya da sporu başarıyla icra ettiğini ve ya sana kıyıp kıyamadığını.

geçelim bu kısmı.

aynı şekilde boksöre kafa atamazsın kısmı da yanlış. hangi boksöre diye sorarlar adama. boksa başlayalı 1 hafta olmuş 10 yaşında velete öyle bir kafa atarım ki ikimiz de yerden 10 dakika kalkamayız. ya da 103 yaşına gelmiş, geçmişinde boks yapmış dedeyi getirin bak kafa manyağı yapmazmıyım onu.
o yüzden işin bu kısmına pek kafa yormayın.

ve jujitsu denen şey sadece yer için değildir ama öyle pazarlanıyor bu da ayrı mevzu.

gelelim işin kavga kısmına.
ya birini fena halde dövmek istiyorsan herhangi bir dövüş disiplinine ihtiyacın yok arkadaşım. al eline levyyi, yaklaş elemana arkadan, ekle kafasına bak nasıl güzel dövüyosun (hemde karşı taraf dünyanın en iyi krav maga icraatçısı olsa da levye kafaya temas ettikten sonra hiç bir faydasını göremez. arkadan çaktırmadan yaklaşmak önemli tabi)

her zaman arkadan yaklaşma imkanım olmayabilir diyebilirsin. kavgayla ne zaman karşılaşacam belli değil diyebilirsin.
haklısın da belli olmaz başının ne zaman belaya girebileceği hatta kaçma fırsatın da olmayabilir
o zaman yıllarını bu disiplinlere vereceğine, al kendine bir tabanca bak keyfine. ya da biber gazı, elektroşok aleti. havalı tabanca.
alternatif çok

silahla işim olmaz diyebilirsin, mümkündür

ama burda mevzu bahis olan bütün dövüş disiplinleri birer silah olarak kabul edilir. hatta öyle ki birini dövdükten sonra dava edilsen ve senin bu dövüş disiplinlerinden birini bildiğin ortaya çıkarsa nitelikli suç diye tabir edilen şey başına gelebilir. yani bir ihtimal silahla yaralayacağından daha fazla ceza alma ihtimalin de olabilir. olmaya bilirde avukat değilim onlar daha iyi bilir.

ha sadece spor amaçlı ama sertçe bir dövüş disiplini öğrenmek istiyorsan o zaman başka
şimdi moda mma (mixed martial arts) sana birden fazla dövüş disiplini öğretmeye çalışıyorlar (kafes dövüşü dediğiniz şeyin temeli işte). yer teknikleri olarak jujitsu diyip judo nun newazası gösterilir. ayakta aikido-judo-karate (bazen kick ya da thai box) karışımı bir şeyler gösterirler.

wing chun derslerinde de bolca temas ve darbe vardır o da arpası fazla gelenler için tercih sebebi olabilir.


bundan sonrası yine eşek masalı

oldum olası hastasıyımdır, boksöre kafa atılmaz, güreşçiye el ense çekilmez gibi olaylara

yaparsın bal gibi de yaparsın. hamza yerli kayaya el ense de çekersin. selçuk aydın'a kafa da atarsın. olur bunlar. mühim olan mevzu rakibini hazırlıksız yakalamak. e bu da iki gün bir yere gidip teknik öğrenmekle olmaz. çalışmak emek isteyen şeyler. ne zaman rakibinden iyi olursun anca o zaman yaparsın.

neyse öyle işte : )

hocam boksla uğraşıyor dedik de, öyle ağır siklet şampiyonu bir arkadaş canlanmış gözünüzde :)) çelimsiz bir şey. neden kafa atılmıyor onu anlamadım kafamı mı ısırır denesem :)

mevzu birden boksöre kafa atılır atılmaza dönmesin ama arkadaş niye boksöre kafa atamazsın demiş anlatim.

boksta genellikle yumruklar kafaya doğru çalışır. haliyle bir boksörün en güzel savunacağı yeri kafasdır. hakkını vererek boksör olmuş birinin kafaya gard alması reflek olmuş bir olaydır. yani sen kafa atmak için hamlede bulanacağın an ya gard alır ya sağa sola eskivlerle güzelinden kaçar ya da sen daha ulaşamadan yumruğu ilgili organa ulaştırır. şimdi bu böyleyken tamam. ama sen boksörün reflekslerinden hızlı davranırsan o kafa diğer kafayla buluşur : )

mevzu bu değil ama merak edilmiş madem söyliyim dedim : )

burda bahsettiğimiz, sporunu düzgün icra eden boksör. tabii ki arkasından vurmak yok levyeyle vurmak işin fantazi boyutları. beklemediği anda her insana her istediğini yaparsın...
ben de buna hastayım. barda oturursun bi anda arkadaşın farzı misal tokat atar muhabbetin ortasında, "eheee len hani aikido biliyodun niye tutmadın bileğimi ehehehe" gibi mal gibi bir geyikle gelir. olay bu değil. o zaman her türlü kafayı da bilmemneyi el enseyi de icra edersin.
tartışma tansiyonunun yükselerek kavgaya dönüşeceği kısmından bahsediyorum. bu durumda en etkili olacak şeylerden biri bokstur.

çoğu dövüş sporunda deneyimli biri olarak şunları söyleyebilirim
boks, kickboks, muay thai (tay boks diye de geçer) bunlardan birini yapan adam kendini savunamaz sadece saldırır
boksta tekme yoktur kickboksta vardır. muay thai'de diz ve dirsek hamlelerine kickbokstan daha çok önem verilir. kısacası biraz daha sakattır.
kareteye gelelim ben en uzun eğitimimi karatede üzerine aldım 7 yıl kadar
karete eğitimi alacaksan full kontak karate eğitimi almalısın diğerleri gerçekten çocuklar için
karatenin çok fazla dalı vardır bu arada birbirlerine göre çok değişiklik gösterirler
tekvando da karatenin düzenlenmiş halidir karatede tekme ve yumruk tekniklerinin sayısı eşitken tekvandodaki yumruk teknikleri yok denecek kadar azdır
karatede ve tekvandoda tekniklerin yapılışı çok belirgindir ve çok detaylıdır
karatede savunma teknikleri de daha fazladır tekvandoya göre. tekvando daha çok atak odaklıdır ikisinde de genel olarak fazla tutma ve çarpma tekniği yoktur
aikidoya gelecek olursak atak hiç yoktur karşıdaki saldırmazsa öyle bakarsın karşı tarafa
genel olarak aikidoda kol çevirme ya da eklemlerin hareket edebilceği yönlerin tersine zorlayarak rakibi etkisiz hale getirirsin
reflekslerin iyi değilse de çok dayak yersin fazla güç gerektirmez ama
judoda çok fazla yere çarpma tekniği vardır sağlam kol gerektirir pek savunma yoktur
kung fu (orjinal adıyla wu shu)ya gelelim
kung fu sanda ve tao olarak ikiye ayrılır
sanda daha çok boğuşmalıdır
tao da daha çok tekniktir
sanda'nın müsabaka kurallarına göre rakibini iki kere ringden çıkarırsan kazanırsın
o yüzden orda öğretecekleri şey rakipten az dayak yiyip onu belli bir alanın dışına sürüklemektir
yumruk ağırlıklıdır tekme de vardır
taoda kılıç kullanımı falan da öğretilir tekmenin önemi sandaya göre daha fazladır
wing chun'da kung fu'nun düzenlenmiş halidir tao ile sanda arasında diyebiliriz
tekmeler genelde alt seviyeyedir bacaklara falan yani

gerçekten dövüş istiyorsan mma'ya gidebilirsin ama sağlam döverler seni altıgen kafes içindesin
brezilya kungfusunun üstüne diğer sporlardan ekleme yapılarak sanırım 5 tane spordan falan ekleme yapılarak oluşturulmuş bir sistem
atak odaklıdır savunma yok denecek kadar azdır el ve ayak kullanım oranı dövüşçüsüne göre değişir teknikler fazla belirgin değil yapılış tarzları değişkendir

neyse aklıma gelen sporları anlattım
senin o arkadaş tekvandoya yeni başlamış sanırım ya da seni çok seviyormuş benim tanıdığım tekvandocular birine saldırmaya kalksa ilk vuracakları yer yüz olur (tekmeyle) durduramayacağın kadar sert tutamayacağın kadar da hızlıdır
3 yıl giden ortalama bir adam bu özellikleri kazanabilir

bir yerde boksör kendisini asla savunamaz, hep saldırıya yöneliktir yazılmış. bir yerde boksörün en iyi koruduğu yer kafasıdır yazılmış. anlamadım ki konu değişiyor ama değişsin kafam takıldı oraya. :)

zaraeta hemen açıkliyim

boks ve benzeri sporlarda puan alabilmek için saldırmak ve isabetli vuruş yapmak zorundasın haliyle atak fazlaca içerir

e karşı tarafın eli armut toplamıyor o da sana atak yapacak
haliyle bir şekilde bu ataklardan kurtulup (ister sağa sola kaçarak, ister gard alarak vs. vs.) ona tekrar atak yapman icap edecek

haliyle atak ağırlıklı olup içerisinde mecburen savunma da olacak

şimdi diğer spor dalları hakkında da uzun uzadıya yazacaktım ama konu bambaşka yerlere sapacak

özet geçiyorum

bir şekilde bir kavga çıktı mecbur dalacan ortama diyoruz, levyeyi geçtim, tabanca, şok cihazı, biber gazı da kullanmıycaz
bu durumda işimize yarıycak bir dövüş disiplini istiyoruz he mi

vakti olanlar wing chun (yanlış yazmış olabilirim kusuruma bakmayın) - aikido (bunda ustalaşmak çok vakit alır söylemedi demeyin) ya bakabilirler

tez zamanda işe yarar şeyler görmek isteyenler, tai boks, muai thai, boks gibi traumatic yönü ağır basan şeyleri tercih edebilirler ama temelinde kas gücü yatar o yüzden bolca body de çalımanız gerekecek.

tek sisteme bağlı kalmiyim, bir çoğunun güzel yanını öğrenim diyenler mma a bakabilirler.

@fakin ıdıyits 20 yıldan fazla zamandır judonun içindeyim, ne kol gücü gerektirir ne de atağı savunmasından fazladır, aklında olsun diye iliştirdim buraya : ) (geri kalanlar için de lafım var ama başka yerde tartışalım onları : ) )

saygıyla

@kumdan kale benim yazdıklarımın yazım hatası olabilir ama kafada oluşturduğu düşüncede hata olmaz
kol gücü olmadan judo olur mu
hadi diyelim oldu ama kol gücünün getireceği artılar tartışılamaz bile

cahil cühela bir yorum da yapmak istemem ama, bildiğim kadarıyla judo böyle yere atması falan bol olan bir şeydi. kolundan tutup adamı yere yapıştırmak için de her ne kadar tekniğini bilsen de biraz kas lazım gibi..

hemen bu kol gücü davasına da cevap verim

esasen gerçekten kol gücüne ihtiyaç yok (insanların birbirini yere vurmaya çalıştığı kısmı doğru)

e kol gücü olmadan bu nasıl olacak ?

şimdi arkadaşınızı karşınıza alın. ellerinizi karşılıklı avuç içleri birbirine dönük kenetleyin. sonra da birbirinizi itin, ya da çekin. bu şekilde birbirinizi düşürmeye çalışırsanız evet kesinlikle kol gücü lazım.

fakat iş öyle değil

arkadaşınız sizi itsin, siz onu çekin
o sizi ne kadar güçlü iterse siz de kollarınızı hiç kasmadan onu o kadar hızlı çekmiş olursunuz.
zaten kolunuzu kasarsanız (kol kuvveti uygularsanız) teknik yapma şansınız o kadar azalır

bütün hikaye böyle başlar. biri iter biri çeker ve teknik uygulanmaya başlar.
sonrası bir taş ve bir tahtayla yapılan kaldıraç mantığı gibidir.

ama kol gücü avantaj sağlar mı. kısmen evet, maç sırasında bir hata yaptığınızda karşıya verdiğiniz avantajı kapatmak için kullanılabilir ama her zaman sonuç vermeyebilir, yani bir ihtimal işe yarar.

gerçi bunun taban tabana zıttı giden rus ekolü diye bir durum var judoda. adamlar aylık çalışmanın yarısından fazlasını kas çalışmaya ayırıyorlardı. bir süre bunun ekmeğini iyi yediler yalan değil. ama bu ekol çabuk söndü. zira iyi hazırlık yapıldığında böyle tekniklerin (tamamen kas gücüne dayalı teknikler) üstesinden gelmek zor değil. (hala rus ekolunden giden spor judo kulüpleri mevcut tabi ama türkiyede pek başarılı olanına rastlamadım. birde ikisinin arasında denge tutturmaya çalışanlar çıkıyor ama onları da çözmek yine zor olmuyor)

birde kırış boğuş teknikleri vardır. dışardan bakınca onlar da bolca kas gücü gerektiriyor gibi gözüksede, kırışlar genelde kendi vucut ağırlığınız kullanarak yapılır. boğuşlarda ise siz tekniği tam uygularsanız zerre kas gücüne ihtiyaç duymazsınız. boğulmakta olan kişi ise son çare olarak kas gücüne ihtiyaç duyabilir ama burda boğuşu uygulayan kişi tekniği kötü yapıyorsa kas gücüyle kırılabilirken, iyi bir boğuş tekniğine geçildiğinde hiç bir kas gücü sizi bu boğuştan kurtaramaz.

konu buraya geldiği için özür dilerim tabi ama yine de sorulmuş. cevap vermeden geçmedim : )

saygı ve sevgiyle : )

yok hocam estağfurullah her türlü bilgiye ihtiyacım var benim bu konuda. :) teşekkür ederim :)

çalıştığım yerden sordunuz : )

rica ederim : )

zaraeta. duyuru duyuru olalı bi dövüş hakkında bu kadar bilgiyle akmadı herhalde. her sporun birbirine karşı avantjı olduğu gibi dezavantajları mevcut.
youtubeda kickbox vs taekjondo ya da işte bilmemne vs bilmemne yazarak hangisinin neye göre az biraz avantajlı/dezavantajlı olduğunu görebiliyorsunuz. (tabii bu sporcunun disiplninie bağlı, videolar %100 sağlıklı sonuc vermeyecektir)
siz standart bir dövüş bilmeyen birine karşı etkili olmak istiyorsunuz anladığım kadarıyla . onun icin tekrar tekrar boks öneririm. ha tabii ki çok efsane teknik değil diğer uzakdoğulara göre ama en kısa sürede-yine diğer uzakdoğulara göre- öğrenilebilecek yegane spor boks. tabii bu küçümsemek değil yanlış anlaşılmasın. eskivler bilmemneler onlar ciddi işler. siz bi vurayım devireyim diyorsunuz... boks.

hafif zor ve güzel grafikli ücretsiz oyun aion online. eskiden ücretliydi. eski ücretli kullanıcılara kimi ayrıcalıklar verilmiş ama bilmiyorum ne olduğunu. wow da ne ararsan bunda da var. set up ı büyüktür. hile hurda olarak tek sorun bolca bot kullanan vardır. o benim canımı epey sıktıydı.

daha wow grafikli bir şey ararsan allods online dı adı sanırım ona bak. tamamen türkçeye çevrilmiş olması olası.

eğer kapışma sahnelerini sıra tabanlı strateji oyunu gibi oynamak istersen atlantica online da epey zevklidir ama epey eski kaldı artık o oyun.

diablo 2 gibi ama online diyorsan mythos ücretsizdir ama çabuk bayabilir.

yine wow lvl 20 ye kadar ücretsiz oynayabiliryorsun.

anarchy online eski ama güzeldir.

yada biraz daha sabret guild wars 2 yi bekle. sadece oyunu alıyorsun aylık ücreti yok.

yinede favorim aion online dır bir göz at bence